search

Hem eğitim için hem istihdam için kreş

Bu hafta sonu 2,5 milyondan fazla öğrenci üniversite eğitimi alabilmek adına Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) girdi. Ben de Türkiye’deki yaklaşık 23 milyon çocuğun(1) eğitime katılım oranları ne durumda onu merak ettim. Veriler bize son yıllarda Türkiye’de okullaşma oranlarında gözle görülür bir artış olduğunu gösterse de, bu alanda hâlâ OECD ülkelerinin gerisinde olduğumuz anlaşılıyor. 2016 yılında Türkiye’de 5-14 yaş arası okullaşma oranı %95, 15-19 yaş arası için ise %71 seviyesinde. Eğitim için ayırdığımız kaynak ise hiç de azımsanacak seviyede değil. Milli gelirimizin yaklaşık %5’ini eğitim kurumlarına harcıyoruz.

Okul öncesi eğitim tarafı ise ayrı bir önem taşıyor. Yapılan araştırmalar, kaliteli erken çocukluk eğitiminin akademik başarıya doğrudan etkisi olduğunu, uzun vadede iş gücünde verimlilik artışı yarattığını ve okul öncesi dönemde insana yapılan yatırımların uzun vadede toplumsal getiri oranının çok daha yüksek düzeyde olduğunu ortaya koyuyor.(2) Türkiye’deki çocukların ise okul öncesi eğitime katılımının oldukça az olduğu ve erken eğitim için yapılan yatırımların henüz yeterli seviyede olmadığı anlaşılıyor. OECD ülkeleri okul öncesi eğitim için yıllık ortalama 8 bin 759 dolar yatırım yaparken, Türkiye yılda 3 bin 591 dolar yatırıma harcıyor.(3) Türkiye’de 3-5 yaş arası çocukların %37’si okul öncesi eğitim alıyor ve bu alanda da Türkiye OECD ülkeleri arasında son sırada bulunuyor. Aynı yaş grubunun okul öncesi eğitime katılımında OECD ortalamasının %86 olduğu düşünüldüğünde, politika yapıcıların bu oranı artırıcı özel politikalar geliştirmesine ihtiyaç duyulduğu gözüküyor. Bu bağlamda, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2023 vizyon belgesinde okul öncesi eğitimin 2020'de zorunlu olmasını hedef koydu. Ama başka ne yapılabilir?

TÜİK’in yaptığı araştırmalardan,(4) ailelerin eğitim masraflarını, okula ulaşımı ve eğitim kalitesini Türkiye’deki eğitim hizmetlerinde yaşanan başlıca sorunlar olarak gördüklerini anlıyoruz. Bunlara çocuk bakım sorumluluğunu da eklersek, aile fertleri çocukları için kariyerlerinden feragat etmek zorunda kalıyorlar. Bu bağlamda, hem daha çok insanın işgücünde kalmalarını sağlamak hem de çocuklara kaliteli okul öncesi eğitim sağlamak adına devlet desteğiyle özel şirketler iş yerlerine kreşler kuruyor. Dünyanın önde gelen birçok firmasının senelerdir uyguladığı kreş yardımı, Türkiye’de de uygulanmaya başlandı. Borusan, Martur gibi şirketlerin uyguladığı başarılı örneklerin Türkiye’de çoğaltılması gerekiyor. Hem çocukların kaliteli okul öncesi eğitime erişimine imkân verecek hem de kadınların ekonomik aktivitelerde daha aktif yer almalarını sağlayacak kreşlerin Organize Sanayi Bölgeleri, serbest Bölgeler, lojistik merkezler gibi alanlarda daha fazla yer alması için kamu-özel işbirliklerinin kurulması gündemde olacağa benziyor.


Kaynak:

(1)TÜİK, 2018 yılı, 0-17 yaş arası

(2)Putting a value on early childhood education and care in Australia, PwC, 2014

(3)OECD, Education at a glance, 2015 yılı SAP’ye göre

(4)TÜİK, Yaşam Memnuniyeti Araştırması, 2018