search

Hibrit Geçişte Ofislere Zaman Verin

İş dünyası son 20 yıldır sıradışı bir değişimden geçiyordu. Pandemi bu değişime hem farklı boyutlar hem de hız kattı. Ofislerin Dönüşümü-Hibrit Ofisler linkinden okuyabileceğiniz bir önceki blog yazımda hibrit çalışma bağlamında sürdürülebilir ofislerle ilgili ayrıntılı bir bilgi paylaşımı yapmaya çalışmıştım. O yazının sonunda vurguladığım soruyu bu yazımda yanıtlamaya çalışacağım. Ofislerin dönüşümü problemini çözdük, sıradaki problem: Geriye kalan ofis yığınını nasıl değerlendireceğiz?

Öncelikle başlığa atıfta bulunarak şunu söyleyebiliriz: Kesin kararlar vermek için hibrit modele ve ofislerinize biraz zaman tanıyın.

Çalışma eğilimleri ne yönde?

Kişiselleştirilmiş çalışan ihtiyaçları ve farklı nesillere mensup çalışanların beklentilerini karşılamak İK ekiplerinin şu anda öncelikli konusu. Ofis kavramı çalışanlardan bağımsız düşünülemeyeceğine göre, çalışanların kısa, orta ve uzun dönem ihtiyaçlarının titizlikle analiz edilmesinin önemli olduğu çok açık. 31 ülkede 31.000 kişinin yanıtlarından yola çıkılarak hazırlanan Microsoft 2022 Çalışma Trendi Endeksi’nin bulgularına bir göz atalım. Çalışma şu sonuçlara vurgu yapıyor:

-     Çalışanların yüzde 53'ünün önümüzdeki yıl hibrit çalışmaya geçmeyi düşünebilirler.

-    Çalışanların “değip değmeme” denklemi (işten istedikleri ve karşılığında vermek istedikleri) değişti. Güç dinamiği değişiyor ve ücretsiz yemek, köşe ofis gibi avantajlar artık insanların en çok değer verdiği şeyler değil.

-     Esneklik arzusu liderlik ekibine de uzanıyor. Liderlerin yüzde 47'si gelecek yıl evlerine yakın olmayan işlere başvurma konusunda kararsızlar.

-     Birçok yönetici, kendilerini liderlik yapmak ve yeni çalışan beklentilerini karşılamak arasında sıkışıp kalmış ve ekipleri için değişime yön verme konusunda güçsüz hissediyor. Yöneticilerin yarısından fazlası (yüzde 54) kurumlarındaki liderlik ekibinin çalışan beklentileriyle ilgili olmadığını düşünüyor. Yüzde 74'ü ise kendi ekipleri adına değişiklik yapmak için ihtiyaç duydukları etkiye veya kaynaklara sahip olmadıklarını söylüyor. Bu durum, çalışanlar için esnek çalışmanın önemine dair verilerle keskin bir tezat teşkil ediyor.

Bu çalışmanın detaylarını şu linkten inceleyebilirsiniz fakat şimdi paylaşacağımız iki bulgu, ofislerin geleceği ile ilgili kesin kararlar almak için henüz erken olduğunu kanıtlıyor:

1.   Liderlerin yarısı, kurumlarının tam zamanlı yüz yüze çalışmayı planladığını söylüyor.

2.   Çalışanların yarısından fazlası ise hibrit çalışmaya geçmeyi veya yılın geri kalanında uzaktan çalışmayı düşünüyor.

Liderler ve çalışanlar arasında fikir birliği oluşturacak kesin sonuçlara hemen ulaşamayabiliriz. Çünkü uzaktan çalışmak ya da hibrit çalışmak konusundaki araştırmalar, uzun dönem etkilerini sağlıklı analiz edecek zamanı henüz bulamadı. Değişikliğin ya da yeni bir uygulamanın uzun dönem etkilerini tahlil edebilmek için daha fazla veriye ve bu verilerin zaman içinde hangi yöne doğru evrildiğini gösterecek süreye ihtiyacımız var.

Neleri analiz etmeliyiz?

Pandemi sonrasında insan, kendine ve kendi iyilik haline döndü. Sadece fiziksel olarak sağlıklı olmaktan söz etmiyorum. Zihinsel, duygusal, fiziksel hatta finansal açıdan iyi olma haline, kısaca bütünsel iyilik halinin öneminden söz ediyorum. Microsoft’un 2022 Çalışma Trendi Endeksi’nde bu yönde de bazı veriler var:

-      Çalışanların, artık sağlıklarına ve esenliklerine pandemi öncesine göre öncelik vermeleri daha olası.

-     2020'de, çalışanların %17'si işlerinden ayrıldı ve bu eğilimin 2021'de %18'e ulaşarak devam ettiğini görüyoruz. Çalışanların işten ayrılmasının ilk beş nedeni şöyle sıralanıyor: kişisel esenlik veya ruh sağlığı (yüzde 24), iş- yaşam dengesi (yüzde 24), COVID-19 bulaşma riski (yüzde 21), üst yönetime/liderlik ekibine güven olmaması (yüzde 21) ve esnek çalışma saatleri olmaması veya konum (yüzde 21). Biraz şaşırtıcı bir şekilde, “hak ettiğim terfileri veya artışları almıyorum” yanıtı, yüzde 19 ile yedinci sırada ve bu da önceliklerdeki değişimi daha fazla gösteriyor.

Hibrit çalışmak hatta tamamen uzaktan çalışmak konusunda hepimiz çok açık ve esneğiz. Bu noktada aslolanın çalışan beklentileri ve ihtiyaçları olduğu konusunda da son derece netiz. Ancak, yaşanan değişimin çalışanlara uzun dönemde ne gibi avantajlar/dezavantajlar getireceği konusunda da kesin konuşamıyoruz.

İşte bu yüzden sık sık hepimizin sözünü ettiği “ofis yığını” ile ilgili kararlarımızı verirken daha analitik ve temkinli olmak zorundayız.

Binlerce insanın her gün özel ya da toplu taşıma araçlarıyla yola çıkmayacak olması, karbon salınımı açısından önemli ve gerekli. İşin kesinlikle göz ardı edilemeyecek bir yönü bu.

Fakat;

Çalışanların birçoğu pandemi öncesinde var olmayan duygusal ve zihinsel yaralara sahip. Ofis ortamında sosyalleşme duygusal ve zihinsel sağlığımız için ne kadar gerekliydi, ortadan kalkması ya da azalması ne tür sonuçlar doğuracak gibi soruların yanıtlarını vermek zaman alacak.

Her iş kolu, her departman veya herkese uygun standart çözümler olmayabilir. Şu anda şirketler çalışma modeli araştırmaları yapıyor ve kendilerine en uygun iş modelini kurgulamaya çalışıyorlar.

Yatırımlarımızı değerlendirirken, her zaman yaptığımız gibi odağımıza insanı ve insan için sürdürülebilir geleceği alacağız. Ofisler dönüşebilir veya farklı amaçlara hizmet edebilir. Büyük veriyi izlemek ve büyük dönüşümümüzü veriden yola çıkarak gerçekleştirmek zorundayız.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

news
Isınan Bir Dünyada İş Gücü
12.09.2024 — 3 dk. Okuma
news
Hava Kirliliği ve Afetler
30.09.2024 — 3 dk. Okuma
Diğer Blog Yazıları