search

COP29’da “Finans COP” Etkisi: İklim Krizi İçin Yeni Fonlama Modelleri ve Taahhütler

Kasım 2024’te gerçekleşecek olan COP29, dünya genelinde iklim değişikliği ile mücadelede finansmanının artırılması ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin desteklenmesi açısından kritik bir dönüm noktası olacak. Geçtiğimiz yıl Dubai’de düzenlenen COP28, küresel iklim mücadelesinde önemli taahhütlerin ortaya konduğu bir zirve olarak öne çıkmıştı. COP29, bu taahhütlerin finansmanına ve uygulama süreçlerine odaklanacak. Bu yılki buluşmanın “Finans COP’u” olarak adlandırılması da bu vurgunun altını çiziyor.

Küresel ölçekte, özellikle gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı daha dayanıklı hale gelmesi ve emisyonlarını azaltabilmesi için daha fazla mali desteğe ihtiyaç duyuluyor. Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) hedeflerine yönelik ilerlemeye ilişkin yedinci değerlendirmesine göre 2022’de ilk kez aştığını ortaya koyduğu 2009’daki COP15’te belirlenen yıllık 100 milyar dolarlık taahhüdün, bu ülkelerin adaptasyon ve azaltım ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı artık açıkça görülüyor. 2015 Paris Anlaşması, bu taahhüdün yerine 'İklim Finansmanı için Yeni Bir Toplu Niceliksel Hedef' (NCQG) konulması gerektiğini öngörmüştü. Dolayısıyla COP29’dan beklenti, mevcut hedeflerin ötesine geçilerek daha kapsamlı ve etkin bir iklim finansmanı stratejisinin geliştirilmesi yönünde şekilleniyor. Tüm bu gelişmeler, iklim kriziyle mücadelede yeni bir sayfa açılması ve özel sektör, kalkınma bankaları ve devletler arası iş birliklerinin güçlendirilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor.

Bazı ülkelerin 2025'te yeni ulusal katkı beyanlarını (NDC) duyurmaları bekleniyor. Bu taahhütler, Paris Anlaşması kapsamında iklim değişikliğiyle mücadele için dünyanın kolektif çabalarının temelini oluşturuyor.

1. Küresel İklim Finansmanı Hedefi: Yeni Yol Haritası

COP29’un en önemli gündem maddelerinden biri, mevcut küresel finansman hedeflerinin gözden geçirilmesi ve 2030’a kadar ulaşılması beklenen yeni bir küresel iklim finansmanı hedefinin belirlenmesi olacak. Mevcut 100 milyar dolarlık iklim finansmanı hedefinin ihtiyaç temelli olmadığı, daha çok gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere finansal destek sağlama sorumluluğunu tanıyan siyasi bir taahhüt olduğu pek çok kaynakta vurgulanıyor. Yeni Küresel Niceliksel Hedef (NCQG) ise farklı olacak: Taraflar, bu hedefin gelişmekte olan ülkelerin iklim kriziyle mücadelede ihtiyaçlarını ve önceliklerini dikkate alması gerektiği konusunda hemfikir. Ancak, bu hedefin nasıl şekilleneceği henüz netleşmiş değil.

COP29'un, finansal kaynakların artırılmasının yanı sıra bu kaynakların adil ve etkin bir şekilde dağıtılmasını sağlaması bekleniyor. Yenilikçi finansman araçları, özel sektör katılımı ve yerel yatırımcıların sürece dahil edilmesi, bu yeni yapının kilit unsurları olacak. Ayrıca, kalkınma bankalarının ve uluslararası fonların, gelişmekte olan ülkelere iklim uyum projelerinde teknik destek sunacak mekanizmalar oluşturması gerekecek. Bu süreçte, mevcut kaynakların etkin kullanımı ve iklim risklerini göz önünde bulundurarak fonların yönlendirilmesi, COP29’un başarısı açısından önemli bir kriter olacak.

2. Zarar ve Hasar Fonu’nun Uygulama Mekanizması: Adil Dağıtımın Sağlanması

COP28’de kararlaştırılan Zarar ve Hasar Fonu, gelişmekte olan ülkeler için iklim felaketlerinin etkileriyle başa çıkma sürecinde kritik bir role sahip olacak. Ancak fonun etkin bir şekilde çalışabilmesi için COP29’da fonun hangi projelere ve ülkelere nasıl tahsis edileceğine dair net bir yol haritasının oluşturulması gerekecek. Örneğin, en kırılgan ülkeler için hızlı finansman sağlayacak bir mekanizma geliştirilmesi ve fonların doğrudan projelere aktarılması, bu süreçte öne çıkan beklentilerden biri.

Zarar ve Hasar Fonu’nun devreye girmesiyle finansman açığının kapatılması için çok taraflı kalkınma bankalarının (ÇTKB) ve özel sektörün de fonlama süreçlerine nasıl dahil edileceği tartışılacak. Özellikle, düşük maliyetli kredi olanaklarının artırılması ve teknik destek kapasitelerinin genişletilmesi, fonun gelişmekte olan ülkelerde somut bir fark yaratabilmesi açısından büyük önem taşıyor.

3. Kalkınma Finansmanında Yapısal Dönüşüm ve Yeni İş Birlikleri

Dünya Bankası ve diğer çok taraflı kalkınma bankalarının, COP29’da reform süreçlerini nasıl hızlandıracaklarına dair somut planlar sunması bekleniyor. Kalkınma finansmanının geleceğinde model değişiklikleri ve yeni fonlama araçlarının devreye alınması tartışılacak. Örneğin, kalkınma bankalarının fonlama kapasitelerinin artırılması ve özel sektör katılımını özendirici finansal modeller geliştirilmesi gerekecek. Bu kapsamda, kalkınma finansmanı mimarisinde daha fazla risk paylaşımı içeren modellerin geliştirilmesi ve özellikle yüksek riskli projeler için garantiler ve sigorta çözümlerinin sunulması önemli başlıklar arasında yer alıyor.

Ayrıca, kalkınma bankaları tarafından önerilen “karma finansman” (blended finance) modelleri ve yeşil tahvil ihraçları, sermaye piyasalarının daha etkin bir şekilde iklim projelerine kanalize edilmesini sağlayacak. Bu tür araçlar, COP29’da finansman açığının kapatılmasına yönelik potansiyel çözümler olarak ele alınacak ve iklim projelerinin ölçeklendirilmesinde anahtar rol oynayacak.

4. Yenilenebilir Enerji Yatırımlarının Üç Katına Çıkarılması: Hedefler ve Yatırım Stratejileri

COP28’de küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin 2030’a kadar üç katına çıkarılması hedefi, COP29’da da en çok konuşulacak konulardan biri olacak. Bu hedefin gerçekleşmesi, dünya genelinde enerji altyapısının hızla dönüştürülmesi ve mevcut fosil yakıt yatırımlarının yerini yenilenebilir enerji yatırımlarının almasıyla mümkün olabilir. Ancak, bu dönüşüm için yıllık ortalama 1,18 trilyon dolarlık bir yatırım yapılması gerekeceği öngörülüyor. Bunun yanı sıra, enerji verimliliğinin de aynı dönemde iki katına çıkarılması hedefi, bu dönüşümün sürdürülebilirliğini destekleyen önemli bir unsur olarak ön plana çıkıyor. Özellikle enerji üretiminde kömürden çıkış stratejileri ve adil geçiş planları, ülkeler arası iş birliğini ve finansman modellerini güçlendirecek.

COP29’da bu yatırımların hangi bölge ve sektörlerde önceliklendirilmesi gerektiği, kamu-özel iş birliklerinin nasıl şekillendirileceği ve bu süreçte yeşil fonların nasıl mobilize edileceği ele alınacak. Gelişmekte olan ülkeler için, yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandıracak teknik destek ve finansman çözümlerine yönelik öneriler de masaya yatırılacak.

5. Doğa+ Yaklaşımı: Ekosistem Temelli Çözümler ve Uyum Stratejileri

COP29, doğa tabanlı çözümlerin iklim değişikliğiyle mücadelede daha merkezi bir rol üstlenmesi için yeni bir zemin oluşturuyor. Bu kapsamda, ekosistem temelli uyum projelerinin desteklenmesi, ormansızlaşmanın önlenmesi ve doğa pozitif projelerin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Gönüllü karbon piyasalarının genişletilmesi ve karbon kredilerinin güvenilirliğini artıracak sertifikasyon mekanizmaları da COP29’un gündem maddeleri arasında olacak.

Bu bağlamda, kalkınma bankalarının “doğa+” finansman metodolojilerini uygulamaya koyması ve özel sektör ile kamu kuruluşlarının bu projelere olan ilgisinin artırılması kritik bir adım olacak. Doğa temelli çözümler, yalnızca iklim değişikliğiyle mücadeleyi değil, aynı zamanda biyolojik çeşitliliğin korunmasını ve ekosistemlerin sürdürülebilirliğini de destekleyecek.

6. COP29 Eylem Gündemi ve Girişimleri

Azerbaycan, COP29 için başlattığı ve fosil yakıt üreten ülkeler ve şirketlerin gönüllü katkılarıyla sermayelendirilen, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum çabalarını desteklemeyi amaçlayan bir İklim Finansmanı Eylem Fonu sunuyor. Bu inisiyatifler, düşük karbonlu projelere yatırım yapmayı teşvik ederek enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve enerji depolama, su kaynakları yönetimi, tarımsal dayanıklılık ve dayanıklı altyapılar gibi alanlara odaklanıyor. Fon, hem kamu hem de özel sektör katılımını artırarak Azerbaycan’ın sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına katkı sağlıyor.

Azerbaycan, İklim Finansmanı Eylem Fonu ile toplam 14 maddelik bir taahhüt, bildirge ve girişim paketi ile yeşil enerji bölgeleri, küresel enerji depolama, temiz hidrojen, yeşil dijital dönüşüm, eğitim, kırsal kalkınma ve sürdürülebilir kentleşme, su kaynakları yönetimi, sürdürülebilir turizm ve şeffaflık konularında uluslararası iş birliği ve yardımlaşma öneriyor.

Sonuç: COP29’un Geleceğe Etkisi

COP29, küresel iklim politikalarında finansman perspektifinin yeniden şekilleneceği bir dönüm noktası olacak. Bu yılki toplantı, Paris Anlaşması’nın taahhütlerinin uygulama sürecini güçlendirecek, gelişmekte olan ülkelerin uyum ve azaltım hedeflerini destekleyecek bir finansman mimarisi geliştirilmesine odaklanacak. COP29, yalnızca finansal hedeflerin belirlenmesini değil, aynı zamanda bu hedeflerin uygulanmasını da sağlayacak güçlü bir zemin oluşturma potansiyeline sahip.