search
Can Hakyemez
Can Hakyemez
Diğer Yazıları

Deniz Üstü Rüzgâr Enerjisi Santralleri

Enerji dönüşümünün en önemli parçalarından biri olan yenilenebilir enerji kaynakları her geçen gün önemini artırıyor. Bununla birlikte, yenilenebilir enerji kaynaklarının azami ölçüde kullanılması önem arz ediyor. Son dönemde Türkiye’de de çokça konuşulan ve yenilenebilir enerji kaynaklarından deniz üstü rüzgâr enerjisi santrallerinin (DRES) tarihi 1990’lı yıllara dayanıyor.

Dünyadaki ilk olarak 1991 yılında Danimarka’da devreye alınan Vindeby DRES her biri 450 kilovat (kW) kapasiteli 11 rüzgâr türbininden oluşuyordu1. 1991 yılından itibaren teknolojik gelişmelerin de yardımıyla büyüyen deniz üstü rüzgâr enerjisi sektörü, 2023 yılı sonu itibarıyla 72,7 GW’a ulaştı ve küresel yenilenebilir enerji santrallerinde yüzde 2’lik bir paya sahip oldu2. Bu 35 yıllık dönem sonunda Çin, Birleşik Krallık (UK), Almanya, Hollanda ve Danimarka’nın kapasite açısından dünya genelinde ilk 5 sırayı paylaştığı görülüyor. Çin toplam kapasitenin yüzde 48’sini elinde bulundururken, Çin’i yüzde 19’luk payı ile UK, yüzde 10,8’lik payı ile Almanya, yüzde 5,1’lik payı ile Hollanda ve yüzde 3,4’lük payı ile Danimarka izliyor.

Diğer taraftan, Dünya Rüzgâr Enerjisi Konseyi’nin (GWEC) konuya ilişkin son raporunda 2024-2028 döneminde küresel DRES kapasitesinin daha da artarak, toplam 138 GW ulaşacağı tahmini yer alıyor3. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) “Yenilenebilir 2023” raporunda ise DRES’lerin 2023-2028 dönemindeki kapasite artışının 154 GW olacağı öngörüsüne yer veriliyor4. DRES’lerin yenilenebilir enerji kaynakları arasındaki yerinin daha da sağlamlaşmasının yanı sıra ekosisteme olan etkisini de göz ardı etmememiz gerekiyor. DRES’lerin ekosisteme verebileceği olumsuz etkileri arasında artan gürültü seviyeleri, çarpışma riskleri, deniz hayvanlarına rahatsızlık verme ve göç yollarını değiştirme gibi etkenler bulunuyor5.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye DRES’lere nasıl bakıyor? Türkiye’nin enerji kaynakları arasında henüz DRES’ler bulunmuyor. Bununla birlikte, Türkiye Ulusal Enerji Planı’na göre, DRES kapasite hedefi Türkiye’nin 2035 yılında hedeflediği 189,7 GW’lık kapasitenin yüzde 2,6’sı yani 5 GW6. Bu hedef doğrultusunda atılan ilk adım DRES için bir yenilenebilir enerji kaynak alanı (YEKA) yarışması ilanı idi. ETKB tarafından açıklanan ilana göre, DRES olabilecek alanlar arasında Bandırma, Bozcaada, Gelibolu ve Karabiga açıkları bulunuyor7.

Tüm bu çerçevede, enerji dönüşümüne katkıda bulunan DRES’lerin tüm dünyadaki önemi artıyor. Türkiye de bunun bir parçası olmayı planlıyor. Tüm bunları düşünürken tabii ki bu santrallerin ekosisteme etkilerinin de hesaba katılması gerekiyor.


(1) TETHYS, 2023. https://tethys.pnnl.gov/wind-project-sites/vindeby-offshore-wind-farm

(2) IRENA, Yenilenebilir Enerji Kapasitesi İstatistikleri, 2024.

(3) GWEC, “Küresel Rüzgar Raporu 2024”, 2024. https://gwec.net/wp-content/uploads/2024/04/GWR-2024_digital-version_final-1.pdf

(4) IEA, “Yenilenebilir 2023”, 2024. https://www.iea.org/reports/renewables-2023/electricity

(5) The Conservation, 2024. https://theconversation.com/offshore-wind-farms-policymakers-are-more-influenced-by-reports-that-accentuate-negative-impacts-new-study-222098

(6) ETKB, “Türkiye Ulusal Enerji Planı”, 2022. https://enerji.gov.tr/Media/Dizin/EIGM/tr/Raporlar/TUEP/T%C3%BCrkiye_Ulusal_Enerji_Plan%C4%B1.pdf

(7) ETKB, 2023. https://enerji.gov.tr/duyuru-detay?id=20382

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Diğer Blog Yazıları