Üreten Kadınlardan İşveren Kadınlara
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesinde öncelikli alanlar arasında kadınların ekonomik aktivitelere katılımının artırılması gelmekte. Ancak, ekonomik aktivitede etkinlik yalnızca kadınlara iş yaratımından değil, aynı zamanda kendi işini kurmak isteyen kadınlara fırsat eşitliğinin sağlanabilmesinden de geçmekte. Bu konuya dikkat çekmek için, bu blog yazımda küresel boyutta kadın girişimciliğinin güncel görünümünü sizlerle paylaşıyorum.
Kadınların girişimcilik karnesi zayıf, zira kadınlar arasında girişimcilerin oranı erkeklere kıyasla oldukça düşük. Üstelik yalnızca gelişmekte olan ülkelerde değil, geliri yüksek gelişmiş ekonomilerde de aynı durum söz konusu (Grafik 1). Verilere göre OECD ülkeleri arasında Yunanistan %4,6 ile kadın işveren oranında ilk sırada gelirken, Türkiye aynı sıralamada %1,24 ile sondan 4. sırada.
Kadınların kendi girişimlerini kurabilmeleri kadar, ayakta tutabilmeleri ve genişletmeleri de oldukça zor. OECD çalışmasına1 göre, kadınların başlattığı girişimlerin büyüme potansiyeli erkeklerin başlattıkları girişimlere kıyasla oldukça geride: OECD genelinde erkeklerin başlattığı girişimlerin %31’i kuruluşlarından itibaren 5 yıl içerisinde 6 veya daha fazla kişiyi istihdam edebilir hale gelirken, kadınların başlattığı girişimlerin yalnızca %19’u aynı başarıyı gösterebilmekte.
Peki kadınların girişimci olmaları önündeki engeller nedir ve bu engeller nasıl ortadan kaldırılabilir? Engeller konusunda farklı fikirler söz konusu ve henüz ortak bir görüş sağlanabilmiş değil. Literatürde ilk öne sürülen sebeplerden biri girişimcilik fikrinin erkek cinsiyetiyle özdeşleştirilmiş olması. Bu yaklaşım dahilinde, kadınlar erkeklerin daha yoğun çalıştığı sektörlerde girişimci olmak konusunda engellerle karşılaşmakta veya kendilerini geri çekmekteler. Bir diğer sebep ise kadınların girişimcilik konusunda eğitim ve bilgi düzeylerini yeterli görmemeleri. Örneğin, Avrupa Birliği genelinde yapılan anket çalışmalarında kadınların %30’u girişimci olmak için yeterli bilgi birikimi ve becerilere sahip olduğunu değerlendirirken, bu oran erkeklerde %50’ye varıyor. Bahsedilen sebepler ülkelerin sosyolojik ve kültürel dönüşümünü ve kadınların girişimci olmak istedikleri alanlarda eğitim alabilme imkanlarının artırılmasını gerektiriyor.
Politika yapıcıların yanı sıra, uluslararası finansmanı kuruluşlarının da kadın girişimciliğinin önündeki engellerin kaldırılmasına katkıda bulunabileceği bir alan var: Finansmana erişim. OECD genelinde erkeklerin %34,8’i bir iş kurmak için finansmana erişimleri olduğunu ifade ederken, aynı oran kadınlarda %26,8 seviyesinde. Hem kadın erkek farketmeksizin girişimcilerin finansmana erişimi desteklemek hem de kadınlar ile erkeklerin arasındaki girişimcilik farkını ortadan kaldırabilmeye yönelik finansman seçenekleri, yalnızca ülke büyümesini desteklemesi yönünden değil, aynı zamanda cinsiyetler arası fırsat eşitliğine de katkıda bulunması açısından önemli.