Elektronik atıklar ve geri dönüşüm
Ekonomilerde meydana gelen büyük değişiklikler ve doğal kaynakların azalması ile birlikte çevresel faktörlerin öneminin de her geçen gün artması, endüstriyelleşen bir çok ülkede ürün ve malzeme geri dönüşümünü önemli ve büyüyen bir trend haline getirmiştir.
Ömrünü tamamlamış ürünlerin geri kazanımı sadece yönetmeliklerle desteklenen ve ekolojik anlamda gerekli bir konu değil, aynı zamanda işlenmemiş ham maddenin kullanımı ve maliyetleri azaltması nedeniyle ekonomik olarak da ilgi çekicidir. Bu yüzden artık elektronik atıklar (e-atıklar), hem ikincil kullanım şansı olan materyalleri, hem de geri dönüşebilen malzemeleri içermeleri nedeniyle atıktan öte ciddi bir hammadde kaynağı olarak görülmektedir.
Elektronik Atık Nedir?
E-atık kullanıcısı tarafından yeniden kullanılma niyeti olmadan atılan tüm elektrik ve elektronik atıkları kapsar (Step Initiative 2014). Bu kapsamdaki atıklar bir elektrik devresi, güç sistemiyle veya pille çalışan elektronik ürünlerin hepsini kapsamaktadır. Dolayısıyla elektronik atık deyince sadece laptop ve akıllı telefonlar aklımıza gelmemeli. Konu düşünülenden çok daha detaylı...
Türkiye’de e-atık tanımlaması aşağıdaki konuları içeriyor:
- Büyük ve küçük ev eşyaları (Bulaşık, çamaşır makinesi, elektrik süpürgesi, tost makinesi vb.)
- Bilişim ve telekomünikasyon ekipmanları (Bilgisayarlar, telefonlar vb.)
- Tüketici ekipmanları (Video kameralar, müzik enstrümanları vb.)
- Aydınlatma ekipmanları (Floresan, tasarruflu ampuller vb.)
- Elektrikli ve elektronik aletler (Büyük ve sabit sanayi aletleri hariç olmak üzere matkaplar, testereler vb.)
- Oyuncaklar, eğlence ve spor aletleri (Video oyunları, jetonlu makineler vb.)
- İzleme ve kontrol aletleri (Termostatlar, ısı ayarlayıcıları vb.)
- Otomatlar (Para, içecek otomatları vb.)
Küresel e-atık İzleme Raporuna göre
sadece 2016 yılında tüm dünyada 44,7 milyon ton e-atık ortaya çıktı ve 623 kilotonla 17. sırada yer alan Türkiye ekonomisinin kaybı 767 milyon € olarak gerçekleşti. Yıllık 44,7 milyon metrik tonluk e-atık, 4.500 adet Eyfel Kulesi'ne karşılık geliyor.
E-atık ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri
Artan e-atık miktarları ve bu atıkların uygunsuz ve tehlikeli işlemlerden geçmesi, yakılarak veya deponi alanlarında bertaraf edilmesi çevre, insan sağlığı ve doğal yaşam açısından oldukça tehlikelidir. Sadece bu açıdan bile bakıldığında e-atık sektörünün SDG hedeflerine ulaşılması konusunda çok önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Elektronik atıklar içinde kurşun, cıva ve kadmiyum gibi canlı yaşamı için çok tehlikeli elementlerin bulunması tüm canlılar için büyük bir sağlık tehlikesi oluşturmaktadır. Bunların yanında e-atıkların yönetimi farklı iş alanları yaratmakta, istihdam olanağı sağlamakta, girişimcilere farklı fırsatlar sağlayarak ekonomik anlamda da SDG’lere destek olmaktadır.
Türkiye’de durum
Avrupa Birliği’nde elektronik atık yönetimi toplama, geri dönüşüm ve geri kazanım süreçlerini ele alan Waste Electrical and Electronic Waste Directive (WEEE Directive (2012/19/EU)) ile düzenlenmektedir. Bu yönetmeliğe göre elektronik ürün üreticileri ürettikleri ürünün toplanması, geri dönüşümü ve geri kazanımı işlemlerini finanse etmeli ve bununla ilgili tüm garantileri sağlamalıdır.
Türkiye, Avrupa Birliği’ne adaylık sürecinde bu yönetmeliğe uyum gözetmiş, bu kapsamda AB direktiflerine paralel olarak Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Kontrolü Yönetmeliği’ni 2012 yılında yayınlamıştır. Bu yönetmelik benzer şekilde ”kirleten öder” prensibiyle üreticilere piyasadaki eski ürünleri toplama, geri dönüştürme ve geri kazandırma zorunluluğu getirmektedir. Şirketlere verilen bu görev, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilen bir kuruluş aracılığıyla yerine getirilebiliyor. Yetkilendirilmiş kuruluşlar, ilgili şirketlerin üye oldukları dernekler tarafından kurulup çalıştırılabiliyor.
Ülkemizde de elektronik atık miktarı hızla artmaktadır. Birçok gelişmiş ülkede elektronik atık adı verilen kullanım dışı ürünler zorunlu olarak ayrı toplanmaktadır. Ayrı toplanan bu atıklar diğer atıklarla beraber çöpe atılmak yerine diğer şekillerde bertaraf edilme işlemine tabi tutulmaktadır. Ülkemizde henüz yeni şekillenmeye başlayan ayrı toplama sistemi birçok bölgede yaygınlaşmadığı için bütün atıklar çöpe atılmaktadır. Akülerde olduğu gibi depozito uygulaması birçok elektronik atığın çöpe gitmesini engelleyecektir.
Türkiye’nin dışa bağımlılığı da dikkate alındığında sadece e-atık değil, her türlü atığın geri dönüşümü, “ÇÖP“ olmaktan kurtarılabilmesi hem temiz bir dünya ve sağlıklı bir çevre açısından, hem de ekonomiye kazandırılması açısından zorunluluktur. Ülkemizde maalesef bu konu henüz emekleme aşamasındadır. Yasal yaptırımların yanında, birey ve toplum bilincinin de geliştirilmesi gerekmektedir.