TSKB Ekonomik Araştırmalar, Yeni Raporunda Çocuk Bakımının İşgücüne Etkilerini Ele Aldı
Türkiye’de kadınların yüzde 46’sı ev ve çocuk bakımı nedeniyle iş hayatında yer alamıyor
TSKB Ekonomik Araştırmalar, “TSKB Kalkınma Perspektifi” yayını kapsamında “Çocuklar Bizim!” başlıklı yeni bir rapor yayımladı. Türkiye’de kadınların yüzde 46’sının ev ve bakım görevleri nedeniyle işgücüne katılamadığına dikkat çeken rapor, ebeveynlerin istihdama daha yüksek katılımı için çocuk bakım hizmetlerinin önemine vurgu yapıyor. Türkiye’de çalışmayan kadınların yüzde 42,5’inin iş hayatına katılamamasındaki birincil nedenin çocuk bakımı olduğuna değinen raporda, Türkiye’den ve dünyadan örneklerle okul öncesi eğitim ve kreşin önemine detaylı bir şekilde yer veriliyor. Raporda ayrıca, babaların çocuk bakım görevlerini paylaşmasının çocukların gelişimine, aile hayatına ve kadınların kariyerlerine devam edebilmesine pozitif katkı yapacağına dikkat çekiliyor.
Araştırmaları ve yayınlarıyla Türkiye’nin sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınmasına katkı yapmayı hedefleyen TSKB Ekonomik Araştırmalar, “TSKB Kalkınma Perspektifi” yayını kapsamında, “Çocuklar Bizim!” başlıklı yeni bir rapor yayımladı.
Çocuk bakım hizmetlerine erişim eksikliğinin küresel işgücü piyasalarında kadınların çalışma hayatına etkin katılımının önündeki en önemli engellerden biri olduğunu ortaya koyan çalışma, kadınların kariyerlerine devam edebilmesini sağlayacak çözüm önerileri de paylaşıyor. Rapor, okul öncesi eğitimin altını çizerken, bu konuda özel şirketlerin sunacağı desteklerin ve kreş yardımlarının artırılmasıyla önemli bir yol kat edilebileceğine işaret ediyor. Raporda ayrıca, çocuk bakımında erkeklerin de kadınlar kadar aktif görev alması gerektiği ifade ediliyor.
“Türkiye’de kadınların yüzde 46’sı ev ve bakım görevleri nedeniyle iş gücüne katılamıyor”
TSKB Ekonomik Araştırmalar Yöneticisi Cihan Urhan tarafından hazırlanan rapora göre; aile içindeki görev tanımları, yerleşik kurumsal ve bireysel düşünce yapıları gibi yaşam biçimini ilgilendiren faktörler, kadınların potansiyellerini ortaya koymalarını büyük ölçüde etkiliyor. Bu konularda artan farkındalıkla geçmiş yıllara göre önemli aşamalar kaydedilmesine rağmen, halen ev işleri ve çocuk bakımı gibi görevlerin, kadınların işgücüne ve istihdama katılımları ile kariyerlerinde yükselmeleri önündeki en büyük engel olduğunu belirtiliyor. Tüm dünyada işgücü piyasalarına dahil olmayan kadınların yüzde 41,6’sının bakım sorumlulukları sebebiyle iş hayatından uzak kaldıklarına dikkat çekilirken, Türkiye’nin de yer aldığı orta gelirli ülkelerde bu oranın daha da artığı vurgulanıyor. Türkiye’de 2021 yılı itibarıyla çalışma çağında olup işgücüne dahil olmayan 31 milyon kişi olduğunun altı çizilen raporda, bu kişilerin yüzde 32’sinin ev ve bakım görevleri sebebiyle iş piyasalarına katılamadıkları not ediliyor. Kadınlarda ise bu oran yüzde 46’ya çıkıyor. Çocuk bakımı üzerine gerçekleştirilen özel çalışmalar ise, Türkiye’de çalışmayan kadınların yüzde 42,5’inin küçük yaşta çocukları olması nedeniyle iş hayatında yer alamadığını söylüyor.
Türkiye’deki kadınlar günde 6,2 saatini ücretsiz işlere ayırıyor
Rapor, dünya genelinde kadınların erkeklere kıyasla, yemek, temizlik, alışveriş, yaşlı, engelli ve çocuk bakımı gibi ücretsiz görevlere 3 kat daha fazla zaman harcadıklarına değiniyor. Türkiye, 6,2 saatle, Meksika’dan sonra OECD ülkeleri arasında kadınların ücretsiz işlere en çok zaman ayırdığı ülke olarak karşımıza çıkıyor. Ücretsiz işlere ayrılan sürelerde toplumsal cinsiyet farkının ise Türkiye’de 4,7 saat olduğu belirtiliyor.
OECD ülkelerinde pandemi kaynaklı okulların kapanmasıyla 12 yaş altı çocuğu olan annelerin yüzde 62’si bakım görevleri üstlendi
COVID-19 pandemisi nedeniyle, eğitim kurumlarının ve çocuk bakım hizmetleri veren yerlerin de belli bir süre kapatılmasının etkilerine değinen raporda, pandemi ile beraber uzaktan eğitim pratikleri artarken annelerin evde çocukları için ayırdıkları bakım görevlerinin süresinin yükseldiği belirtiliyor. OECD ülkelerinde 12 yaş altı çocuğu olan annelerin yüzde 62’si okulların ve kreş benzeri kurumların kapanması ile beraber artan bakım görevlerini üstlenirken, babalarda bu oran yüzde 22’ye geriliyor. Türkiye’de ise 12 yaş altı çocuğu olan annelerin yüzde 77’si ek çocuk bakım görevlerini yerine getiriyor ve bu kategoride Türkiye, OECD ülkeleri arasında alt sıralarda yer alıyor. Araştırmalar çalışan kadınların ilk çocuğunu dünyaya getirdikten sonra önemli seviyede gelir kaybına uğradığını ve bir daha eski gelir seviyesine ulaşamadığını ortaya koyuyor. Çalışmalar çocuk sahibi olmanın kadınların aksine erkeklerin kazançlarında ciddi bir düşüşe neden olmadığını gösteriyor. Buna ek olarak, çocuk doğuran çalışan kadınlar ile çocuk sahibi olmayan kadınlar arasında açılan kazanç farkı da dikkat çekiyor. Erkeklerde ise çocuk sahibi olmanın gelir seviyesine bir etkisine rastlanmıyor.
Babaları bakım görevlerinde daha çok yer alan çocukların bilişsel yetenekleri daha üst seviyede oluyor
Erkeklerin çocuk bakımında daha fazla yer almasının, çocukların daha sağlıklı bireyler olmasına, sosyal yetkinliklerinin artırmasına katkıda bulunduğunu vurgulayan raporda, dengeli görev paylaşımının, evlilik yaşantısını, anneler için doğurganlık dönemini ve iş özel hayat dengesini olumlu yönde etkilediği belirtiliyor. Çocuk bakımında daha çok rol alan babalar çocuklarının hayatları boyunca onlara daha çok zaman ayırıyor, aile kavramına daha çok önem veriyor ve eşlerine her anlamda daha fazla destek sağlıyorlar. Erkeklerin çocuk bakımında etkin rol alması çocukların yeteneklerini ve eğitimlerini de olumlu yönde etkiliyor. Babalarından daha çok destek gören çocuklarının, bilişsel yetenekleri daha üst seviyede oluyor ve 4-5 yaşında eğitime hazır olabiliyorlar. Tüm bu faktörler dolaylı olarak evlilikleri de olumlu yönde etkiliyor. İsveç’teki çiftler üzerinden yapılan araştırmaya göre, çocuk bakımına daha çok zaman ayıran erkeklerin evliliklerin sürme olasılığı yüzde 30 daha çok.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), hem kadın hem erkeklere yönelik çocuk bakımı ve uzun süreli bakım hizmetlerine yapılacak yatırımların 2035 yılına kadar 299 milyon yeni iş yaratılabileceğini belirtiyor. Halihazırdaki politika açıklarını gidermek için de 2035 yılına kadar yıllık 5,4 trilyon dolarlık bir yatırıma ihtiyaç duyulduğunu kaydediyor.
Raporun sunduğu çözüm önerilerine göre, çocuk bakım hizmetlerinin cinsiyet fark etmeksizin her çalışan için ulaşılabilir hale getirilmesi, ev işleri ve çocuk bakımını içine alan ücretsiz görevlerin daha adil dağılmasına ve kadınların ekonomik aktivitelerde daha fazla yer alabilmesine hizmet edebilir. Bu politikaların artması işverenlerin kadın işgücüne talebini artırırken, aile dostu çalışma ortamlarının çoğalmasıyla çalışanlar iş-bakım görevleri dengesini daha rahat sağlayabilirler.
Rapora ulaşmak için tıklayınız.