TSKB Ekonomik Araştırmalar, ‘İklime Dair’in Sekizinci Sayısında Sıcak Hava Dalgalarının Yarattığı Etkilere Dikkat Çekiyor
TSKB Ekonomik Araştırmalar, TSKB Yeşil Kuğu Platformu kapsamında yayımladığı ‘İklime Dair’in sekizinci sayısında sıcak hava dalgalarının üretim, enerji ve doğal sermaye üzerindeki etkilerini ele alıyor. IMF’nin sıcak hava dalgası kaynaklı afetlerin 2100 yılına kadar artmasını beklediğine işaret eden çalışma, bu artışın en fazla gelişmekte olan ülkelerde yaşanacağına dikkat çekiyor.
TSKB Ekonomik Araştırmalar, TSKB Yeşil Kuğu Platformu kapsamında 3 ayda bir yayımladığı ‘İklime Dair’in sekizinci sayısı küresel ısınmanın üretim, enerji ve doğal sermaye üzerindeki etkilerini odağına alıyor. IMF verilerine göre bu yüzyılda şiddetlenmesi beklenen sıcak hava dalgalarının olumsuz etkilerinin gelişen ülkelerde çok daha fazla yaşanacağına dikkat çeken çalışma, enerji sektörünün aşırı sıcakların neden olduğu artan soğutma ihtiyacının yarattığı ilave talebe yetişememe sorununa işaret ediyor. Enerji sektörünün, sıcak hava dalgaları neticesinde yaşanan elektrik üretim miktarındaki düşüş nedeniyle de sıcaklardan en olumsuz etkilenen sektörler arasında yer alacağı vurgulanıyor.
Doğal gaz fiyatlarındaki artış, yeşil dönüşümün sisteme entegrasyonunu hızlandırıyor
Bu yaz yaşanan aşırı sıcakların Çin’in Sichuan bölgesinde hidroelektrik üretim kapasitesinin yarı yarıya düşmesine neden olduğuna değinen çalışmada, sıcak hava dalgalarının Norveç’te hidroelektrik santral rezervuarlarının son 25 yılın en düşük seviyesine gerilemesine ve elektrik üretiminin İtalya’da yüzde 40, İspanya’da ise yüzde 44 oranında azalmasına neden olduğuna dikkat çekiliyor.
İklime Dair’in İklim Finansmanı başlığı altında, Avrupa Birliği’nde önceki 10 yıl ortalamasının yaklaşık 10 katı seviyesinde seyreden doğal gaz fiyatlarının, enerji sektöründe yeşil dönüşümün sisteme entegrasyonunu hızlandırdığı ortaya koyulurken, AB karbon fiyatlarının Temmuz ayındaki yaklaşık 100 Euro olan zirve seviyesinden gerilediği ifade ediliyor.
Sıcak hava dalgalarının doğal sermaye açısından da değerlendirildiği çalışmada, insanlık için hayati öneme sahip tatlı su, ormanlar, toprak, okyanuslar gibi pek çok doğal kaynağın tehdit altında olduğu vurgulanıyor. Öte yandan çalışmada, artan kuraklık ve seller nedeniyle yaşanan tarımsal üretim kaybının olumsuz sonuçlarına da dikkat çekiliyor. Diğer taraftan, orman yangınlarındaki artış nedeniyle yaşanan ormansızlaşma ve deniz suyu sıcaklığındaki artış sonucu yaşanan canlı kaybının, sıcak hava dalgalarının etkileriyle daha hızlı ilerlediğinin altı çiziliyor.
1,5oC hedefi için gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği mücadelesinde aktif yer alması gerekiyor
Dünya Bankası’nın iklim değişikliği üzerine araştırmalarına yer verilen çalışmada, küresel ortalama sıcaklıklarda yaşanacak 1,1oC, 1,5oC ve 2oC’lik artış senaryolarında sıcak hava dalgalarının görülme sıklığının sırasıyla 5, 8,5 ve 14 kat artacağı ön görüsünden bahsediliyor. Küresel ısınma ile mücadelede gelişmiş ve gelişen ülkeler arasındaki farklı bakış açılarının Kasım ayında Mısır’ın Şarm el Şeyh kentinde gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP27) en önemli gündem maddelerinden biri olması beklenirken, çalışmada iklim mücadelesi konusunda söz konusu yaklaşım farklıları da ele alınıyor. Brookings Enstitüsü tarafından yayımlanan ‘Küresel İklim Gündemini Neden Gelişen Ülkelerin Görüşleri Şekillendirecek’ başlıklı rapora istinaden, iklim değişikliğinin gelişen ülkeler üzerindeki etkilerinin daha yıkıcı olduğu, bununla birlikte söz konusu ülkelerin iklim mücadelesine aktif katılım göstermemesi durumunda, gelişmiş ülkelerin küresel ısınmanın 1,5oC ile sınırlı tutulması yönündeki “arzularının” başarıya ulaşma şansının düşük olduğu vurgulanıyor. Çalışmada, yaklaşan COP27’de bu temelde yaşanabilecek muhtemel anlaşmazlıklara dikkat çekiliyor.
Çalışmada öne çıkan diğer satır başları ise şöyle:
• ABD’de Ağustos ayında kabul edilen Enflasyonu Düşürme Yasası’yla temiz enerji sektörüne vergi indirimleri ile kredi ve hibeler yoluyla 369 milyar dolar enjekte edilmesi hedefleniyor. Yasa, içerdiği yardım ve teşviklerle, iklim dostu teknolojileri ABD halkı için daha erişilebilir hale getirmeyi amaçlıyor.
• Avrupa Birliği, 14 Eylül’de tüketiciler ve enerji firmaları üzerindeki yükü azaltmak hedefiyle yeni tedbir teklifleri sundu. Komisyon teklifi üç ana ayak üzerine oturuyor.
1. Elektrik üretiminde doğal gaza bağlı olmayan üreticilerin mevcut oranlardan daha yüksek oranlarda vergilendirilmesi
2. Fosil yakıt kullanan firmaların enerji satışlarında diğer firmalara yönelik “aşırı kazanç vergisine” katkıda bulunması
3. Üye ülkelerin elektrik tüketimlerini (pik saatler içinde) en az yüzde 5 oranında azaltması
• Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), klima ve elektrikli fan kullanımının binalardaki toplam elektrik tüketiminin yüzde 20’sini ve toplam küresel elektrik tüketiminin yüzde 10’unu oluşturduğunu belirtiyor. 2050 yılına kadar dünya ölçeğinde evlerin üçte ikisinde mevcut olması beklenen klima ünitelerinin kullanımındaki artış nedeniyle bu oranın daha da yükseleceği tahmin ediliyor.
• Avrupa Merkez Bankası (ECB) iklim değişikliğine bağlı finansal risklerin azaltılmasına ve yeşil dönüşüme katkı sunmak için operasyonel çerçevesine iklim değişikliğini dahil ediyor. Temmuz ayında yapılan açıklama, ECB’nin şirket tahvilleri alımı ve teminata alınan tahvillerle ilgili çerçevesinde karbon emisyonlarını dikkate alacağına işaret ediyor.
• Avusturalya Parlamentosu, 2030 yılına kadar 2005 seviyelerine kıyasla yüzde 43 oranında emisyon azalımı hedefleyen yeni iklim yasasını kabul etti.
Raporun tamamına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:
Türkçe rapora ulaşmak için tıklayınız.
İngilizce rapora ulaşmak için tıklayınız.