search
Şakir Turan
Şakir Turan
Diğer Yazıları

ABD-Çin Ticaret Savaşının İlk Hasar Tespiti

Küresel ekonomide belirsizlikleri artırarak, ticaret hacmi ve sermaye akımlarında zayıflamaya yol açan ABD ile Çin arasındaki ticaret anlaşması 15 Ocak’ta imzalanan birinci faz anlaşmasıyla yeni bir şekil aldı. Başlangıcını daha eskiye götürmek mümkün olsa da, hatırlanacağı üzere, Mart 2018’de ABD’nin Çin’den yapılan çelik ithalatına %25, aluminyum ithalatına %10 gümrük vergisi konulmasıyla başlayan ticaret savaşlarında karşılıklı olarak çok sayıda korumacı adım atılmıştı.

Geçtiğimiz günlerde imzalanan birinci faz anlaşmanın son bir buçuk yılda karşılıklı olarak uygulamaya geçirilen korumacı adımların tümünü ortadan kaldırmaya yetmeyeceği bilinse de iki ülkenin uyum içinde hareket edebileceğine dair önemli bir aşama olarak değerlendiriliyor. İki ülke daha geniş kapsamlı olacağı düşünülen ikinci faz anlaşma için en kısa zamanda çalışmalara başlayacağını beyan ederken, ilk aşama finansal piyasalarca olumlu fiyatlanıyor. Ayrıca orta vadeli beklentilerde bir miktar iyileşmeye yol açtığı da görülüyor.

Bununla birlikte, ticaret savaşlarının resmi olarak başladığı günlerde çift haneli büyüme temposu yakalayan dünya ticaretinde eldeki veriler henüz bir toparlanma işaret vermiyor. 12 aylık toplamlar üzerinden baktığımızda dünya ihracatı 2019 Eylül itibarıyla %1,2 küçülmeye işaret ediyor. ABD’nin ihracatının büyüme temposu ise Eylül’de %0,1’lik sınırlı bir daralmaya işaret ederken, Ekim’de %1,0’lık küçülme bölgesine geçti. Çin ise bu dönemde beklenenin aksine, daha güçlü bir performans kaydetti. Eylül 2019 itibarıyla yıllıklandırılmış olarak %0,9’lık sınırlı bir büyüme gösteren Çin ihracatı, Ekim’de %0,2’lik sınırlı bir daralmaya işaret etti. Bu sonuçlarla Çin, ticaret savaşlarının başladığı Mart 2018’den bu yana 12 aylık toplamlar üzerinden dünya ticaretinden aldığı payı %13,8’den %14,3’e yükseltirken, ABD’nin payı sadece %9,4’ten %9,5’e yükseldi.

Bu ülkelerin birbirinin ithalatından aldığı pay ise aşağıdaki grafikte görüldüğü üzere, her ikisi için de gerilemiş görünüyor. Çin artık ABD’nin yaptığı toplam ithalat içinde son bir buçuk yılda yaklaşık 3 puan daha az pay alırken, ABD’nin, Çin’in toplam ithalatından aldığı pay 1,5 puan azaldı. Diğer ifadeyle, ticaret savaşları süresince ABD’nin Çin’e verdiği mal ticareti açığı gerilese de bu aslında iki ekonominin de birbiriyle daha az ticaret yapması sayesinde olabildi. 12 aylık toplamlara göre, Kasım 2019 itibarıyla ABD’nin Çin’e ihracatı Mart 2018’deki seviyesine göre %19 azalırken, Çin’in ABD’ye ihracatı %10,7 azaldı. Bu sonuçla iki ülkenin ticaret hacmi Mart 2018’den bu yana %12,5 daraldı. Ticaret açığında ise küçülme %7,7 olarak gerçekleşti.

Sonuç olarak, Çin ABD’ye satamadığı ürünlerin bir kısmını başka ülkelere satarak görece daha dirençli kalmış görünüyor. Öte yandan, şüphesiz ki farklı dinamiklerin de etkili olmasıyla, ABD’nin ihracatının aynı gösteremediğini görüyoruz. Her ne kadar ABD’nin Çin ile ticaret açığını azaltmış olması bir kazanç olarak görülse de bunun iki ülke arasındaki ticaretin daralması ve küresel ekonomide belirsizliklerin artması pahasına gerçekleşmesini dünya için toplamda bir kayıp olarak değerlendirilebilir.