Gıda Enflasyonunda Küresel Etkiler
COVID-19 salgını küresel ölçekte resesyona ve genel olarak düşük enflasyona yol açsa da gıda fiyatlarında yılın ortalarında başlayan artışın sürdüğü görülüyor. Kısa vadede gıda fiyatlarındaki bu eğilimde talep koşullarının yanında üretim ve taşımacılık aşamalarındaki aksaklıkların etkisi daha çok gözükmekle birlikte orta vadede iklim değişikliğinin önemine yönelik işaretler her geçen gün artıyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu’nun (FAO) gıda fiyat endeksi ve bu genel endeksi oluşturan bileşenlere baktığımızda salgının başlangıcında diğer pek çok mal fiyatında olduğu gibi gıda fiyatlarında da hızlı bir gerileme yaşandığı görülmüştü. Genel endeks Ocak-Mayıs döneminde %10 düşüş kaydederken, bu dönemde alt endeksler içerisinde en hızlı gerilemeler, girdi sağladığı sektörlerdeki üretimin durmasına bağlı olarak, şeker ve bitkisel yağlarda meydana gelmişti.
Sonrasındaki beş aylık dönemde ise et fiyatlarında gerileme devam ederken, diğer gruplarda artışların sürdüğü görülüyor. Et fiyatlarında son beş ayda %5’lik daha düşüş yaşanırken, yağlarda %37, şekerde ise %25 artış kaydedildi. Böylece genel endekste salgın öncesi seviyelere dönülürken, et ürünleri dışındaki alt endekslerde salgın öncesi seviyeler aşıldı.
Geçmişte dönemsel olarak ayrışma yaşansa da Türkiye’de gıda enflasyonu ile FAO’nun gıda fiyatları endeksinin TL karşılığı değeri arasında uyumlu bir eğilimden söz edebiliriz. TL cinsinden FAO gıda fiyat endeksinin yıllık değişimi Ekim itibarıyla %44,2 seviyesine çıkarken, Türkiye’de gıda enflasyonunun %16,9’a yükseldiğini görüyoruz. Türkiye’deki detaylar da FAO’dakiler gibi et fiyatlarında artışların görece sınırlı kaldığına işaret ederken, süt ürünlerinde, yağlarda ve tahıllarda daha yüksek bir enflasyona işaret ediyor.
Son günlerde artan vaka sayıları bazı ürün gruplarında talebe bağlı olarak ilk dalgada olduğu gibi aşağı yönlü baskıya yol açabilir. Ancak FAO’nun değerlendirmelerinde öne çıktığı gibi fiyatlardaki bu yükselişte orta vadede daha çok talep dışı unsurların etkili olduğu görülüyor. Bu kapsamda tahıl ürünleri için hava koşullarının mevsim normallerinin dışında gerçekleşmesi, bitkisel yağlarda rekoltenin tahminlerden düşük kalması ve şekerde bazı önemli üretim havzalarında yağışların yetersizliği gibi faktörler sıralanıyor. Bununla birlikte, et ürünlerinde talepteki zayıflık dikkat çekerken, süt ürünlerinde tedarik süreçlerindeki aksaklıklar öne çıkıyor.
Bununla birlikte, genel enflasyona son dönemde en yüksek katkıyı yapan bileşenlerden biri olan gıda fiyatları tüketici güveni ve geniş kesimlerin yaşam koşulları açısından daha da fazla önemi hak ediyor. Pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de gıda fiyatlarının seviyesi ve artış hızı son derece önemli bir konu. Genel enflasyona yaptığı doğrudan ve beklentiler üzerinden de dolaylı katkı ile makroekonomik dengeleri de etkileyebiliyor. Önümüzdeki dönemde enflasyon sepeti içindeki bazı gıda ürünlerinin fiyatlarında talebe bağlı düşüşler görsek bile orta ve uzun vadede dünya ile benzer risklere maruz kaldığımız için temkinli duruşu korumakta fayda olduğunu düşünüyoruz.