Kalkınma Bankaları iklim finansmanındaki katkısını artırmaya devam ediyor
Paris Anlaşması, bilindiği üzere iklim krizine karşı için iddialı hedefler ortaya koyuyor. Çok Uluslu Kalkınma Bankaları da (MDB) bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde kritik bir rol oynuyor. Hatta çok taraflı iklim fonlarının, ülkelerin iklim krizine yönelik politikalar geliştirmeye başlamalarında öncü bir görev üstlendiğini söyleyebiliriz. Bu çerçevede, son yıllarda MDB’lerin iklim finansmanına ayırdığı kaynağın artışı da dikkat çekiyor.
Geçtiğimiz günlerde, Afrika Kalkınma Bankası (AfDB), Asya Kalkınma Bankası (ADB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Avrupa Yatırım Bankası (EIB), Amerika Ülkeleri Kalkınma Bankası (IDBG), Dünya Bankası Grubu (WBG) ve İslam Kalkınma Bankası (IsDB) tarafından birlikte çıkarılan ve 2019 yılının verilerini içeren “Çok Uluslu Kalkınma Bankaları’nın İklim Finansmanı” raporunun son sayısı yayımlandı. 2019 yılında MDB’lerin sağladığı iklim finansmanı rekor seviyeye yükselerek 61,6 milyar dolara çıkmış durumda. Kuraklık, sel, azalan biyolojik çeşitlilik ve insan hayatının kaybı gibi iklim değişikliğinin sonuçları hiç kuşkusuz ki az gelişmiş ülkeleri daha derinden etkiliyor ve bu ülkelerin kalkınma beklentilerini zora sokuyor. Bu bağlamda, söz konusu 61,6 milyar dolarlık finansmanın 41,5 milyar dolarının da düşük ve orta gelirli ülkelerdeki iklim projelerine aktarıldığını görüyoruz. 2019 yılında iklim finansmanına ayrılan toplam kaynağın, yaklaşık 47 milyar doları yani %75’i iklim etkilerini azaltma projelerine ayrılırken, geri kalan kısmı iklim değişikliğinden etkilenen ekonomilerin iklim adaptasyonu projeleri için kullanılmış. Türkiye ise iklim projeleri için 2019 yılında MDB’lerden 1,45 milyar dolar kaynak temin etmiş.
Bunlara ek olarak; iklim yatırım fonları (CIF), küresel çevre imkânı vakıf fonu (GEF), küresel enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji fonu (GEEREF), iklim eylemi için AB fonları, yeşil iklim fonu (GCF) ve bu tür diğer fonlar da MDB’lerin iklim finansmanında önemli rol oynamakta. MDB’lerin iklim değişikliği projelerine geçen sene yaklaşık ek finansman yoluyla 103 milyar dolarlık fon sağladığı da görülüyor.
Önümüzdeki 6 ila 18 ay içerisinde, COVID-19 salgınını etkilerini azaltmak adına ülkelerin 20 trilyon dolardan fazla yatırım yapması bekleniyor. Böylesi bir dönemde finansal araçların doğru kanallara aktarılması süregelen iklim ve çevre krizlerine karşı çözüm bulma kabiliyetini geliştirecektir. IMF Başkanı Georgieva başta olmak üzere tüm liderler de pandemi sürecinin yarattığı ekonomik darboğazı hafifletmek için yeşil ekonomik toparlanma (green economic recovery) ihtiyacının altını çiziyor. İklim kriziyle ve COVID-19'un sosyo-ekonomik etkileriyle mücadele etmek ve politika oluşturmak için bütüncül bir yaklaşım gerektiği de aşikâr. Nicholas Stern, Joseph Stiglitz ve birçok ünlü iktisatçı, pandemi kaynaklı oluşan işsizliği bertaraf etmeye ve yapısal dekarbonizasyon değişimlerini amaçlayan yatırımların ekonomik toparlanma ve iklim eylemi için kilit rol oynadığı konusunda hemfikirler. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde MDB’lerin iklim finansmanının öncü rollerini artırarak devam ettirmesi ve az gelişmiş ülkelerin bu fonlardan daha etkin yararlanması için daha yenilikçi yaklaşımlar geliştirerek esnek ve az riskli finansmanın önünü açması gerekiyor.