search
Burcu Ünüvar
Burcu Ünüvar
Diğer Yazıları

Merkez Bankalarının Geleceğine Bir Bakış...

“Gelecekte merkez bankaları varlığını koruyabilecek mi?” sorusu yine gündemde. Popüler bakışın ötesinde, konu sadece dijital para birimi yeniliklerinden ibaret değil. Merkez bankalarının devam edip etmeyeceği daha derin ve çok yönlü bir analizi hak ediyor.

Merkez bankacılığın atom karıncası İsveç Merkez Bankası, 25 Mayıs’ta 350. yılını kutlamak amacıyla düzenlediği konferansta, merkez bankacılığının geleceğini üç önemli merkez bankacıya sordu: FED Başkanı Jerome Powell, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, Finlandiya Merkez Bankası Başkanı Erkki Liikanen.

Aşağıda bu üç merkez bankası başkanının verdiği yanıtlardan ana başlıkları göstereceğim ama meraklısına bir de not: Tartışmaya katkıda bulunabilecek bir adım da bizim merkez bankamızdan geldi. TCMB; 1932’den günümüze bütün Yıllık Raporları yakın zamanda kendi internet sitesinde erişime açtı. Tarihi gelişimi izlemek son derece önemli olacaktır.

 

Mike Carney, gelecekle ilgili sorularını 3 başlık altında topluyor:

  • Dar tanımlı para arzı perspektifinden, dijital para konusuna o da değiniyor ancak rengini belli etmiyor.
  • Geniş tanımlı para arzı cephesinden bakıldığında ise, makro ihtiyati tedbirler “gerçekten”’!?! işe yarıyor mu diye soruyor. Buna yanıt aranan geleceğin merkez bankacılığında “veri yoğun” becerilere duyulacak ihtiyacın artacağını söylüyor.
  • Fiyat istikrarı olmazsa olmaz. Esnek bir hedefleme mi katı bir rejim mi, geçici çözümler mi? Bunlara verilecek yanıtlara göre merkez bankalarının geleceğinin şekilleneceğini vurguluyor. Geleceğin merkez bankacılarında şimdikilerden daha farklı teknik, operasyonel ve veri işleyici beceriler olması gerektiğini söylerken, değişebilecek ihtiyaçlar listesinin sınırsız olduğunu vurgulamak için bir becerinin daha altını çiziyor: hayalgücü!


  • Jerome Powell, dünyada kurullara duyulan güvenin sarsıldığı bir dönemden geçerken merkez bankalarının bu güveni kaybetme lüksü olmadığının altını çiziyor. Şeffaflık, hesap verebilirlik noktalarını da “klasikler” olarak merkez bankalarının geleceğine ekliyor. Benim anladığım; güven duyulan merkez bankası kalır, güven duyulmayan merkez bankası dönüşür.
  • Erkki Liikanen de Powell ile benzer noktalara değiniyor. Salt parlamento gözünde değil halkın gözünde güvenilir olmanın, halka hesap verebilmenin altını çiziyor.

 

Kendi fikrimi de eklemek isterim. Merkez bankacılığın tarihine baktığımızda, neredeyse hep krizlerden sonra ve “kurtarıcı” olarak kurulduklarını görüyoruz. İktisadi sistemin kurtarıcı ihtiyacı bitmedikçe, merkez bankalarının da varlığı devam edecektir. Bazen sorunu çözen olarak bazen sorunun ta kendisi olarak. Varlığını koruması, evrilmeyeceği anlamına ise gelmiyor. Carney’nin dediğinden esinlenerek: merkez bankacılar gider, merkez bankaları kalır.