search
Şakir Turan
Şakir Turan
Diğer Yazıları

Salgın Döneminde Tasarruflar

COVID-19 salgını küresel ekonomiyi farklı açılardan ve eşitsiz şekilde etkilerken, küresel ölçekte toplam tasarrufların gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı artış gösterdi. Benzer şekilde TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’de de 2020 yılında toplam tasarruf oranı artış gösterdi. Fakat toplam rakamdaki bu artış kadar ekonomik birimlerin tasarruflarının nasıl bir değişim gösterdiği de önem taşıyor. 31 Ekim Dünya Tasarruf Günü özelinde hazırladığımız bu yazıda Türkiye’de ve dünyada tasarrufların seyrine dair birkaç gözlemimizi paylaşmak istiyoruz.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Ekim 2021 Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nun verileri 2020’de harcama artışlarının gelir artışlarının altında kalmasıyla küresel ölçekte tasarrufların arttığına işaret ediyor. Gelişmiş ekonomilerde brüt tasarrufların GSYH’ye oranı 2020’de bir önceki yıla göre 0,3 yüzde puan artışla %27,0’a çıkarken, gelişmekte olan ekonomiler oran 0,8 yüzde puan artış kaydetti ve %33,3 değerini aldı. Böylece dünya genelinde brüt tasarruf oranı 2019 yılındaki %26,7’den 2020’de %27,2’ye çıktı.

Toplamda her iki ülke grubunda ve dünya genelinde tasarruf oranı artsa da ülke özel bakıldığında ayrışan bir tablo karşımıza çıkıyor. Örneğin, gelişmiş ekonomiler içerisinde ABD, İngiltere, Japonya, Almanya, Fransa ve İtalya gibi büyük ekonomilerde toplam tasarruf oranı geriledi. Bununla birlikte, Letonya, İrlanda, İsrail, Avustralya, Finlandiya ve Estonya gibi görece küçük ekonomilerde oran artış kaydetti. Benzer şekilde gelişmekte olan ekonomiler içerisinde de Suudi Arabistan, Mısır, Malezya, Rusya ve Macaristan gibi tasarruf oranının gerilediği ülkeler olduğu gibi, Hindistan, Çin, Brezilya, Şili ve Türkiye gibi tasarruf oranı artan ülkeler de bulunuyor.

TÜİK tarafından yayınlanan Kurumsal Sektör Hesapları 2020 verileri Türkiye’de toplam tasarruf oranındaki artışa karşın şirketler ile devlet ve hane halkı tasarrufları arasındaki ayrışmayı ortaya koyuyor. 2020 yılında mali ve mali olmayan şirketlerin toplam tasarrufa yaptığı katkı artarken, hane halkının payı azaldı. Devlet ise daha fazla açık vererek toplam tasarrufları sınırlayan bir aktör oldu. Bu sonuçlarla, toplam tasarruf oranı bir önceki yıla göre 0,8 yüzde puan artarak 2020’de %26,8’e çıktı. Yine TÜİK verileri, Türkiye’de hane halkı tasarrufundaki gerilemenin salgın öncesindeki ekonomik koşullarla da ilgisi olduğuna işaret ederken, salgının bu eğilimi belirginleştirdiğini gösteriyor. Bu nedenle 2018 ve 2019’da gözlenen hane halkı tasarrufundaki gerileme 2020’de derinleşti. Böylece, hane halkının tasarrufunun harcanabilir gelirine oranını 2020’de bir önceki yıldaki %12,8’den son sekiz yılın en düşük seviyesi olan %10,9’a geriledi.

Sonuç olarak 2020 yılına ait veriler, salgın döneminde tasarrufların gelişiminde ülkeden ülkeye ve ülke içinde ekonomik birim bazında belirgin ayrışmalar olabileceğini gösteriyor. Örneğin, ABD, Almanya ve İtalya’da toplam tasarruf oranları gerilese de hane halkının tasarruf oranları artış gösterdi. Türkiye’de ise bunun tersi bir durum yaşandı. Söz konusu ayrışma ülkelerin başlangıçtaki ekonomik koşulları ve salgın sürecinde uygulanan ekonomi politikalarından kaynaklı olabileceği gibi ülkelerin ekonomik yapısından ve salgının eşitsiz etkilerinden de besleniyor olabilir. Mikro verilerle yapılan ampirik çalışmalar tasarruflarda gelirlerin yanında yaş, eğitim, aile içinde kadınların işgücüne dahil olup olmaması, genç ve yaşlı bağımlılığı gibi çok farklı etkenin olduğuna işaret ediyor. Salgının farklı kesimlere ekonomik etkisinin de eşit olmadığını biliyoruz. Bu süreçten kadın, genç ve düşük eğitimli işgücünün daha olumsuz etkilendiği biliniyor. Dolayısıyla, hane halkı tasarruflarına bu kriterler ayrımında bakılma olanağı olsa farklılaşma daha net görülebilecektir.