search
Şakir Turan
Şakir Turan
Diğer Yazıları

Salgında İkinci Dalga Riski Sürdükçe Varsayımlar ve Tahminler Esnek Olmalı

Mayıs ayı ortalarından itibaren dünyanın belli başlı ekonomilerinde normalleşme adımları atılırken, yılın ikinci yarısında toparlanmanın başlayacağı beklentisi finansal piyasaların ve pek çok tahmincinin baz senaryosunu oluşturuyor. COVID-19 salgınında ikinci dalga kaygıları sürerken, açıklanan veriler beklentilerin altında kaldıkça toparlanmanın umulduğu kadar güçlü olmayabileceği fikri öne çıkmaya başladı. Bu da orta vadeli tahminler üzerindeki belirsizliklerin yüksekliğini teyit ederken, yeni güncellemelerin mümkün olduğunu ve küresel finansal piyasalarda morallerin yeniden bozulma ihtimalini artırıyor.

Hafta başında yayınladığı raporunda Dünya Bankası, küresel ekonomisinin 1870’ten bugüne kadarki 14. resesyonunun İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en serti olacağını söyledi. Ocak ayında %2,5 büyüme beklediği 2020 yılı küresel gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) beklentisini baz senaryosu çerçevesinde %5,2 daralma yönünde revize etti. Raporda gelişmiş ekonomilerin tamamının sert bir şekilde daralacağı öngörüsüne yer verirken, gelişmekte olan ekonomilerin son 60 yılda ilk kez daralacağı ve bu ekonomilerde yoksulluğun 20 yıl aradan sonra ilk kez net olarak artacağı endişelerini dile getirdi. Raporda Dünya Bankası 2021 için ise küresel ölçekte %4,2 büyüme beklediğini açıkladı.

Mart ayında COVID-19 salgınının etkileri küresel ölçekte karantina tedbirlerini getirirken, yol açtığı tahribata ilişkin ilk değerlendirmeleri yapan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) de bu hafta yeni tahminlerini içeren raporunu yayınladı. COVID-19’a karşı aşı veya başka bir tedavi geniş kesimlerin ulaşabileceği şekilde geliştirilmeden dünya ekonomisinin bıçak sırtı bir şekilde ilerleyeceğini öne süren OECD, 2020 için baz senaryosunda %6,0 daralma beklediğini ifade etti. 2021 yılında ise %5,2 büyüme beklediğini dile getirdi.

Salgında ikinci dalga riski önemine dikkat çeken her iki kurum da alternatif senaryolarını ortaya koydular. Hem Dünya Bankası hem de OECD ikinci dalga durumunda 2020 için daha sert bir daralma beklerken, 2021 için daha zayıf bir toparlanma öngördüler. Dünya Bankası’nın alternatif senaryosunda dünyanın 2020’de %8 daralabileceğini, 2021’de ise sadece %1,3 büyüyebileceğini tahmin etti. OECD ise ilk senaryosu ile eşit olasılığa sahip olduğunu değerlendirdiği ikinci senaryosunda dünyanın 2020’de %7,6 küçüldükten sonra 2021’de %2,8 büyüme kaydedebileceğini öngördü.

OECD beklentileri Dünya Bankası’nınkilere göre daha karamsar durmakla birlikte her ikisi de açıklanan veriler ve salgının seyrine bağlı olarak revizyona uğrayabilir görünüyor. Son günlerde hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerde açıklanan veriler ortalama piyasa beklentilerinin altında kalırken, küresel piyasalarda risk iştahı kırılgan bir seyir izliyor. Bu nedenle tahmincilerin senaryo varsayımlarının ve bunlara bağlı orta vadeli tahminlerinin de dinamik bir çerçevede olması gerekiyor.