İki Er Çıktı Meydane!
ABD ekonomisinde para politikasının yeni bir evreye geçiyor olması, gözleri Avrupa’ya çevirdi. Çok açık ki, ABD ve Avrupa’nın sorunları en başından beri farklıydı. Bu nedenle çözümleri de çözüm süreleri de farklı olmalıydı. Nitekim, ABD’de faiz arttırımlarının devamı beklenirken ve hatta 2019’da faiz arttırımlarının yukarı yönlü şaşırtabileceği söylenirken, benzer bir beklenti Avrupa Merkez Bankası için yok.
Her iki cephede de büyüme, istihdam, enflasyon görünümü gibi konular sıklıkla kıyaslanıyor. ABD’de ekonominin iyileşme yolunda kararlılıkla ilerlediği, Avrupa’da ise alınacak daha çok yol olduğu konusunda yeterince yazı okuyoruz. Peki aradaki farkı görebileceğimiz başka bir yer var mı? Bence evet...
Geçen yıl Washington, DC’deki IMF-Dünya Bankası toplantıları sırasında izlediğim panellerden bir tanesinde aşağıdaki grafiğin bir benzerini görmüştüm. Aslında yukarıda tespitini yaptığımız konunun piyasa yansıması olarak da görebiliriz bu grafiği. Grafiğin sol tarafı ABD Doları cinsinden ABD’li şirketlerin 2007 ve 2017 sonundaki piyasa değerlerini gösteriyor. Sağ taraf ise aynı şeyi Avro cinsinden Avrupalı bir şirket örneklemi için yapıyor. Fark ABD’li şirketler lehine çok bariz.
Elbette Apple’in sadece ABD’ye satış yaptığını söylemiyorum. Ancak Kraemer, Linden ve Dedrick’in 2011’deki yaptıkları bir akademik çalışma Apple’ın değer yaratımında kârın %60 oranında ABD’ye kaldığını gösteriyor. O zaman artan hisse değerlerinin sadece finansal bir durum değil, arkasına sanayiyi/ticareti de almış bir resmin yansıması olduğunu söylemek mümkün mü? Bazıları için evet, bazıları için hayır ama ABD özelinde büyük ölçüde evet...
Yukarıdaki grafiğin solunda iyileşme, sağında atalet görenler olduğu kadar, solunda balon riski, sağında kademeli iyileşme görenler de olacaktır. Bu da her iki cephede belirsizliklerin tümden bitmemiş olmamasının doğal sonucu. 2018’de meydanın bu iki pehlivanını daha çok konuşacağız, şimdilik aşağıdaki grafiği not ederek başlayalım...