İklim Krizine Karşı Eşitlik Kozu
9 Ağustos 2021’de Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) altındaki Çalışma Grubu I, “İklim Değişikliği 2021: Fiziksel Bilim Temeli” adındaki raporunu yayınladı ve iklim değişikliğinin olası etkilerini bir kez daha açıklıkla ortaya koydu. IPCC Raporuna ilişkin blog yazımızı linkte bulabilirsiniz. O yazının başlığında da okuyacağınız gibi, evet, çanlar dünya için çalıyor ve çanların sesini hepimiz duyuyoruz. Fakat iklim krizinin etkilerini kadınlar ve erkekler olarak farklı deneyimliyoruz. Çünkü 2021 yılındayız ve hala -üstelik pandemi sürecinin de etkisiyle ne yazık ki artmış olarak- cinsiyet eşitsizliği sorunu devam ediyor. Bu sorun, öncelikle bireylerin ve elbette toplumların uyum sağlama ve mücadele reflekslerini olumsuz yönde etkiliyor. Uluslararası Uygulamalı Sistem Analizi Enstitüsü (IIASA), Humboldt Üniversitesi, Viyana Ekonomi ve İşletme Üniversitesi ile İklim Analitiği'nden disiplinler arası bir araştırmacı grubun ortak çalışmasında, cinsiyet eşitsizliği ve iklim değişikliğine uyum kapasitesi arasındaki bağlantı analiz edildi. Bulgular iklim değişikliğinin mevcut ve gelecekteki zararlarının, büyük ölçüde etkilenen nüfusların değişen koşullara uyum sağlama becerisine bağlı olduğunu gösterdi. Yani aslında çanlar uyum sağlama refleksi daha düşük olan toplumlar için daha yüksek sesle çalıyor.
135.6 yıllık uçurum
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2021 raporunda dünyanın cinsiyet eşitliğine ulaşmasının bir önceki tahmindeki gibi 99.5 değil 135.6 yıl süreceği öngörüldü. Bu 36 yıllık fark, raporun ilk yayımlanmaya başladığı 2006’dan bu yana görülen en büyük gerileme oldu. Eşitliğe ulaşılacak sürenin 36 yıl uzaması bir neslin daha cinsiyet eşitliği olan bir dünya göremeyeceği anlamına geliyor. Üstelik bu raporda pandemiden bir önceki yılın verileri değerlendirildi, yani pandemi verileriyle gelecek 2022 raporu ne yazık ki önümüze daha olumsuz bir tablo koyacak. Çünkü küresel pandemi krizi kaynaklı küçülmelerde dünya çapında kadın istihdamının daha fazla etkilendiğini biliyoruz. Pandemiler de dahil olmak üzere iklim değişikliğine bağlı küresel sıkıntıların artacağı bir ortamda kadının güçlendirilmesi, üretime dahil edilmesi ve ekonominin kaldıraçlarından biri olarak kabul edilmesi kritik önem taşıyor.
Kadınlar refahı artırıyor
Güçlü bir başlangıç yapmak için gezegenin özellikle fon sağlayıcısı olan iş dünyasının büyük bir sorumluluğu olduğuna inanıyorum. Sosyal ve kültürel olarak dünya ortalamasının üzerinde olan iş dünyası dikeyinde toplumsal eşitliği sağlayamıyorsak, Afrika kırsalındaki kadınların iklim krizinden ne kadar etkilenip etkilenmeyeceğini ölçmek ve çözüm üretmek ne kadar mümkün? Dünyanın ve Türkiye’nin öncü kurumlarının toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki çabalarını izliyor ve takdir ediyorum. Fakat sonuçlar karar verici düzeyindeki kadın oranlarının tüm bu çabalara rağmen hedeflenenin çok altında olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan dünyanın dört bir yanındaki kadınlar, iklim krizi ile mücadelede daha adil ve sürdürülebilir çözümler bulmaktaki yetkinliklerini kanıtladılar. Kadınların öncülük ettiği yüzlerce bölgesel proje geçim kaynaklarını ve refah düzeyini, dolayısıyla iklim direncini artırdı. Bileşmiş Milletler Kadın Birimi’nin çalışmalarında yüzlercesine rastlayacağınız bu örnekleri, kendi ülkemizdeki girişimci kadınların başarısında da görüyoruz. Çok yeni bir haber olduğu için örneklemek isterim; Demet Mutlu’nun kurucusu olduğu Trendyol Türkiye'nin ilk 'decacorn'u unvanını alarak 1,5 milyar dolar yeni yatırım aldı, değeri 16,5 milyar dolara ulaştı. Şirketin doğrudan ve dolaylı olarak yaptığı istihdam katkısı 1,1 milyon kişi. Hedefi ise 2023'te bu rakamı 2,4 milyon kişiye çıkarmak. Kadının iş dünyasında daha fazla yer alması, ekonomik katkılarının artması ve daha da önemlisi karar verme süreçlerinde daha fazla yer almalarıyla hedeflediğimiz refaha ulaşmamız mümkün. Hem ülkemizde hem de dünyada…
Uyum ve bütünsellik gerekiyor
İklim krizi insanlığın bugüne dek karşılaşmadığı kadar karmaşık bir sorun. Bugüne dek kullandığımız çözümlerin ötesine geçmek zorundayız. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in sıklıkla ifade ettiği gibi hedefimiz pandemi öncesi normale geri dönmek olmamalı, daha iyisini yapmalıyız. BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları tüm faaliyetlerin içeriğinde samimiyetle yer almalı. Beşinci Kalkınma Amacı olan toplumsal cinsiyet eşitliğinin diğer 16 amacın başarısında kilit nokta olduğunun farkına varmalıyız. Daha uyumlu ve bütünsel bir yaklaşım geliştirmeli, kadının ve erkeğin eşit gücünden yararlanabilmeliyiz. Eşit olmayan bir yaklaşım, kadınların, ailelerin, toplumun dayanıklılığını azaltır ve iklim kriziyle mücadeleyi olumsuz yönde etkiler. Yüzümüzü artık çözüme dönmek zorundayız ve eşit mücadele en doğru çözüm.
İlk adım sorunu yok saymamak
TSKB olarak, içinde bulunduğumuz tüm platformlarda iş dünyasında kadın temsilinin artırılmasını gündemde tutuyoruz. Sürdürülebilir Kalkınma Derneği çatısı altında ciddiyetle yürüttüğümüz @EşitAdımlar projesi ile fırsat eşitliği deneyimlerini çoğaltmak konusunda çalışmalarımız sürüyor. İş dünyasında cinsiyet dengesinin sağlanması konusundaki yaklaşımları destekliyor ve finansal olanaklarımızla dönüşüme destek oluyoruz. Burs projelerimizle eğitimde ve sanatta kadının gücüne güç katmaya çalışıyoruz. Daha önemlisi, kadın çalışan ve yönetici sayımızla örnek teşkil ediyoruz. Edindiğimiz deneyim ve araştırma sonuçlarından damıttığımız bilgiler yönetim takımlarının cinsiyet dengesini özel gündemlerine alması gerektiğini ortaya koyuyor. İlk adım hiç kuşkusuz sorunu kabullenmek ve yok saymamak. Adalet ve güven duygusu kadın ve erkek tüm çalışanların doğal ihtiyacı. Kadın çalışan sayısı, eşit ücret ve eşit olanaklar denklemin rakamsal boyutunu oluşturuyor. Kadının iş yaşamındaki varlığının güçlendirilmesi onun “kadın” olarak taşıdığı özel sorumluluklara önyargısız yaklaşmakla mümkün. Bunu yaparak yine tırnak içinde kadının soyut becerilerinin iş dünyasına nasıl bir hız kazandıracağını deneyimleyebilirsiniz. Esnek çalışma saatleri, doğum emzirme ve bakım ile ilgili esneklikler, kreş, emzirme odası gibi fiziksel olanaklar eşitlikçi bir kurum olmanın gereklilikleri. Öte yandan, eşitliğin kadın sorunu olmaktan çıktığı, toplumsal gelişim için eşitliği erkeklerin de desteklediği ve çözümün parçası oldukları bir dünyanın inşası kritik önem taşıyor. Son olarak, okuduğum bir makalede gözüme çarpan “Gelecek nesilleri korumak ve kollamak konusunda kadınların motivasyonu önem taşıyor” cümlesini paylaşmak isterim. Bu cümlede vurgulanan motivasyon, kadının doğuştan taşıdığı benzersiz içgüdü. Bugün gelinen noktada iklim krizini yönetmek için bu güdü en önemli kozumuz olabilir.
Bunlar da İlginizi Çekebilir



