Paris Anlaşması'ndan önce ve sonra neler yaşandı?
İklim değişikliğiyle mücadelede 1992 Rio Konferansı ile başlayan uluslararası süreç Paris Anlaşması ile hız kazanarak devam ediyor.
İklim değişikliği, günümüzde artık inkâr edilemeyen en önemli küresel sorunlardan birisidir. Bu sorunu Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) şu şekilde tanımlamaktadır: “Karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini değiştiren insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik”.
UNFCCC, 1992’de Rio Konferansı’nda,
atmosferdeki sera gazı birikimlerini, iklim sistemi üzerindeki tehlikeli insan kaynaklı etkiyi önleyecek bir seviyede tutmak hedefi ile kurulmuştur. UNFCCC’ye bu konferansta taraf olan 195 ülke, Taraflar Konferansı’nın (Conference of the Parties – COP) katılımcılarını ve karar alıcılarını oluşturur.
1997 yılında, UNFCCC ile bağlantılı olarak, taraflarına uluslararası bağlayıcı emisyon azaltım hedefleri yükleyen uluslararası bir anlaşma olan Kyoto Protokolü imzalanmış ve 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu protokol, gelişmiş ülkelerin atmosferdeki mevcut yüksek sera gazı seviyelerinden sorumlu olduğunu tanıyarak, “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” prensibiyle bu ülkelere daha fazla sorumluluk atfetmektedir. 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe giren Kyoto Protokolü’ne Türkiye de 2009 yılında resmen taraf olmuştur. Kyoto Protokolü’nün ilk yükümlülük dönemi 2008-2012, ikinci yükümlülük dönemi ise 2013-2020 olarak tanımlanmıştır.
2009 yılında Kopenhag’daki İklim Zirvesi’nde (COP15), Kyoto Protokolü ilk yükümlülük dönemi sonrası (2012 sonrası) için geçerli olacak uluslararası bir iklim anlaşması imzalanması için yoğun çaba sarf edilmiş, ancak umulan çıktılar sağlanamamıştır. Bu nedenle, tüm tarafları dâhil etmesi öngörülen Paris Anlaşması’nın imzalandığı 2015 yılı (COP21), 2009 yılı gibi iklim müzakereleri için oldukça kritik bir yıl olarak değerlendirilmiştir.
COP21 – Paris
30 Kasım – 12 Aralık 2015 tarihleri arasında iklim değişikliği ile mücadele ve düşük karbonlu ve sürdürülebilir bir geleceğe yönelik faaliyet ve yatırımların tartışılması amacıyla Paris’te gerçekleştirilen COP21, 195 ülkenin imzaladığı Paris Anlaşması ile sonuçlanmıştır.
Anlaşmanın kanunen bağlayıcı olacak şekilde yapılandırılması, bütün partilerin alınan kararlarda ortak hareket etme amacıyla yola çıkması, seragazı emisyon azaltımları ile ilgili olarak yukarıdan aşağıya bir zorunluluk yerine ülkelerin kendi verdikleri taahhütlerden oluşan aşağıdan yukarıya doğru işleyen bir mekanizma oluşmuş olması, zirve boyunca her ülkenin söz hakkına sahip olmasına özen gösterilmesi ve bir anlaşmaya varılabilmesi için gösterilen ve zaman zaman devlet başkanları seviyesine taşınabilen yoğun diplomatik çabalar gibi sebeplerle, Paris Anlaşması seleflerinden farklı bir konuma yerleşmektedir.
Anlaşma sonucunda varılan kararlar ve konferansın ana sonuçları şu şekildedir:
- Küresel ısınmanın 2 derecenin altında tutulması ve mümkün olduğunca 1,5 derece ile sınırlandırılması,
- Bütün tarafların Ulusal Katkılarını (Nationally Determined Contributions, NDC) ilan etmeleri ve bu hedeflere ulaşmalarını sağlayacak tedbirleri almalarını tetikleyecek bağlayıcı taahhütlerde bulunmaları,
- Bütün ülkelerin emisyon miktarları, Ulusal Katkılarının uygulanması ve hedeflerinde ilerleme konularında düzenli raporlama yapması, ve ilerlemelerin uluslararası değerlendirilmeye tabi tutulması,
- Her ülkenin 5 senede bir, bir öncekine göre gelişme göstermesi beklenen yeni Ulusal Katkılar hazırlaması,
- Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri desteklemesi,
- 2020 yılına kadar her sene 100 milyar ABD doları finansman mobilize edilmesi taahhüdünün 2025 yılına kadar uzatılması ve 2025 yılından sonrası için de daha yüksek bir hedef belirlenmesi,
- İklim değişikliğinden kaynaklanan kayıp ve zararların belirlenmesi ve en aza indirgenmesi,
- Kyoto Protokolü’nde geçerli olan Temiz Gelişim Mekanizması’nın (Clean Development Mechanism, CDM) yerini alacak, bir ülkedeki emisyon azaltımını diğer bir ülkenin Ulusal Katkısında kullanmasına imkan sağlayacak yeni bir mekanizma geliştirilmesi.
Küresel sera gazı emisyonlarının en az %55’ine tekabül eden en az 55 ülkenin anlaşmayı onaylamasıyla 5 Kasım 2016 günü anlaşma yürürlüğe girmiştir. Günümüz itibarı ile anlaşmayı imzalamış olan 197 ülkenin 175’i anlaşmayı parlamentolarından geçirerek onaylamıştır. Türkiye de anlaşmayı 22 Nisan 2016'da imzalamış fakat onaylamamıştır. Taraf ülkelerin 5 senede bir güncel Ulusal Katkı hazırlaması ve her Ulusal Katkı hedefinin bir öncekinden daha ileride olması beklentisi de, anlaşmanın hedeflerinin gerçekleştirilmesi için atılan somut adımlardan biridir. Ancak ilan edilen Niyet Edilen Ulusal Hedefler (Intended Nationally Determined Contributions, INDC) incelendiğinde, iklim değişikliğini 2derece ile sınırlandırma konusunda yetersiz kalacakları görülmektedir.
COP 22 – Marakeş
7-18 Kasım 2016 tarihleri arasında Marakeş’te gerçekleşen COP22’nin COP21’de atılan önemli adımların uygulanması için öncü olması hedeflenmiştir.
Zirvede, özellikle Paris Anlaşması’nda yer alan uyum, şeffaflık, teknoloji transferi, azaltım, kapasite geliştirme ve kayıp zarar konularındaki öncelikleri gerçekleştirmek amacıyla aksiyon maddeleri üzerine odaklanılmıştır. Ülkeleri düşük karbon ekonomisine cesaretlendirme, “evrenselliği yeniden keşfetme” ve Paris Anlaşması’nın onaylanması zirvenin temel tartışma konularını oluşturmuştur.
Marakeş'te küresel ortalama sıcaklık artışını 1,5derece ile sınırlamayı hedefleyen Paris Anlaşması sonrası alınan kararların uygulanma kuralları, mekanizmaların tanımlanması, düşük karbon ekonomisi için eyleme geçiş, iklim finansmanı, iklim değişikliği ile mücadele planları oluşturulması, takvim belirlenmesi üst başlıklarındaki müzakerelerde, bir yanda yenilenebilir enerji kaynakları bir yanda kömür vardı. Marakeş'teki Paris Anlaşması Tarafları İlk Toplantısı (CMA1) anlaşmanın yasal bağlayıcı hükümleri ve teknik yönleri açısından önemli olurken, eylem planı uzlaşmasına varılmıştır.
COP 22 Zirvesi’nin asıl amacı Paris Anlaşması ile kabul edilen yönetmeliği uygulamak ve atmosferin ısınma hızını yüzde 1,5 seviyesinde tutmaktı. Ancak ülkelerin ulusal sorunları yeniden gündeme gelince, tüm dünyayı ilgilendiren asıl sorun arka planda kalmıştır.
COP 22 zirvesindeki başlıca sonuçlar ve duyurular aşağıdaki gibidir:
- Ülkeler kendilerine Paris Anlaşması için kuralları ve prosedürleri kabul etmeleri için 2018 yılına kadar iki yıl verdiler.
- Ülkeler, zarar ve hasar konusunda beş yıllık bir çalışma planı üzerinde anlaşmaya varmıştır.
- Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler için iklim finansmanı için yılda 100 milyar ABD doları olarak anlaşmaya varılan hedefe ulaşma konusundaki 2020 yılına ilişkin bir yol haritası başlatmıştır. Fakat bu konuda gelişmekte olan ülkelerin soru işaretleri halen devam etmektedir.
- “Marakeş İklim İçin İfade ve Sürdürülebilir Kalkınma Bildirgesi” yayınlanmıştır.
- İklim değişikliğine karşı en savunmasız ülkeler, NDC'lerini 2020'den önce güncellemeyi, uzun vadeli düşük emisyonlu kalkınma stratejileri hazırlamayı ve yenilenebilir kaynaklardan enerjilerinin %100'ünü üretebilmek için hareket planlarını en kısa sürede oluşturmayı taahhüt etmiştir.
COP 23 - Fiji (Bonn)
6 - 17 Kasım 2017 tarihleri arasında Fiji Başkanlığında, Almanya’nın Bonn şehrinde bulunan Birleşmiş Milletler Kampüsü’nde gerçekleştirilen COP23, Paris Anlaşması sonrası COP21’de verilen sözlerin ne kadarının karşılandığının konuşulduğu platform olmuştur.
Fiji başkanlığında gerçekleştirilmesi sebebiyle okyanus COP’u olarak da değerlendirilen bu toplantılar sırasında küçük ada devletlerinin sıkıntıları masaya yaratılmış ve bu konuda bir çok yeni inisiyatif oluşturulmuştur. Ada ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyada artan hava sıcaklıklarının yarattığı ekonomik olumsuzluklar, su seviyesindeki yükselmeler, yaşanan tsunami ve fırtınalar doğrultusunda ilkim değişikliğinin etkilerinin artık hayatımızın içinde olduğu vurgusuyla bu COP konferansı için “we must act further, faster and together on climate action” sloganı oluşturulmuştur.
COP 23 Zirvesi’nde Paris Anlaşması’nda yer alan ortalama sıcaklıktaki artışı 2 derece düzeyinin olabildiğince altında tutarak 1,5 derece ile sınırlamak hedefini gerçekleştirmek için “Kural Kitabı (Rule Book)” yazılması çalışmasına odaklanılmıştır.
COP 23’e özel dikkat çeken konulardan bazıları kömür azaltım uygulamaları, yaklaşan 2020 öncesi 2020 ve 2050 hedeflerinin gerçekleşmesi durumlarının gözden geçirilmesi, gelişmiş ülkeler tarafından taahhüt edilmiş finansman oranlarına ulaşılması için yapılması gerekenler ve iklim değişikliği etkilerini yakından yaşayan ülkelerin sıkıntılarının giderilmesi için çözüm önerileri araştırılmasıdır.
COP 23 zirvesindeki başlıca sonuçlar ve duyurular aşağıdaki gibidir:
- 2018 yılında Polonya’da gerçekleşecek COP 24’e kadar Paris Anlaşması’nın alt dokümantasyonu niteliğindeki Kural Kitabı tamamlanmak üzere çalışılmıştır.
- İngiltere ve Kanada liderliğinde Kömür Sonrası Enerji Küresel İttifakı (Powering Past Coal Alliance) oluşturularak kömür kullanımının sonlandırılması için fikir birliğine varılmış fakat görüşmelerde net hedefler tanımlanmamıştır. Bu birlikte Almanya’nın yer almaması dikkat çekmiştir.
- ABD’nin yeni yönetimi ile iklim değişikliği konusunu gündem dışı bırakıp bırakmayacağı konusu tartışılırken ABD, eski senelerdeki ekibi ile birlikte görüşmelere katılmıştır.
- Çin, iklim konusunda hazırladığı eylem planları ve üyesi olduğu iklim inisiyatifleri ile bu alanda bundan sonra aktif rol oynayacağı izlenimini yaratmıştır.
- Suriye Paris Anlaşması’nı imzalayacağını duyurmuştur.
COP 24 - Katowice
COP24’ün en önemli görevlerinden biri Paris Anlaşması’nın Paris (COP21) ve Marakeş’te (CMA1) kabul edilen kararlar doğrultusunda tam olarak uygulanmasını sağlayan bir kararlar paketi hazırlamak ve uygulamak olacaktır.
COP24, 3-14 Aralık 2018 tarihleri arasında Polonya’nın Katowice şehrinde düzenlenecektir. COP24’ün en önemli görevlerinden biri Paris Anlaşması’nın Paris (COP21) ve Marakeş’te (CMA1) kabul edilen kararlar doğrultusunda tam olarak uygulanmasını sağlayan bir kararlar paketi hazırlamak ve uygulamak olacaktır. Ayrıca COP24, Ulusal Taahhütlerin uygulanmasını desteklemeyi amaçlayan Kolaylaştırıcı Diyalog’u da içerecektir.
Bu yazı, TSKB Mühendislik ve Teknik Danışmanlık Departmanından Çağla Eker Altınkulp, Evrim Yangın Gül ve Tulu Ertem tarafından hazırlanmıştır.
Bunlar da İlginizi Çekebilir



