search

Kadın işgücü “mektepliler” ile artıyor

Tüm dünyada toplam yetenek havuzunun yarısını oluşturan kadınların potansiyellerini ortaya koyamaması ve bundan ötürü ekonomik kazanımların sağlanamaması küresel bir sorun. Türkiye’de de şu anda 30 milyon çalışma çağında olan her 3 kadından nerdeyse 2’si işgücü piyasalarında değil.(1) Türkiye’deki kadınlar, yüzde 37,4’lük işgücüne katılma oranı ile tüm OECD ülkeleri arasında son sırada yer alıyor.(2) Yapılan araştırmalar,(3) 2025 yılına kadar Türkiye’de bu rakamın OECD ortalamasına (yüzde 64)(4) gelmesi durumunda Türkiye’nin milli gelirinin yüzde 20 artacağı yönünde.

Hiç kuşkusuz kadınların işgücüne katılımının Türkiye’de diğer ülkeler göre çok düşük seviyede olması üzerinde tartışılması gereken bir konu, ancak bardağın dolu tarafına odaklanırsak sahip olduğumuz henüz yararlanılmayan müthiş bir insan kaynağı olduğu da ortada.

İstatistiklere bakınca, 2005’ten bu yana 4,7 milyondan fazla kadının işgücüne katıldığını görüyoruz. Bu da bize Türkiye ekonomisinin kadınları yılda ortalama yüzde 4,7 büyüme hızında işgücüne katabildiğine işaret ediyor. İşgücüne yeni katılan bu 4,7 milyon kadının özelliğini değerlendirdiğimizde ise karşımıza “eğitim” gerçeği çıkıyor. Sayılar; yükseköğretim görmüş kadınların işgücüne katılımdaki etkisini açık şekilde göstermekte. Şöyle ki, söz konusu dönemde işgücüne katılan kadınların nerdeyse yarısı (yüzde 46,4) yükseköğretim görmüş kadınlar.

Peki, Türkiye’deki kadınların eğitime erişim durumuna göz attığımızda ne çıkıyor karşımıza? Rakamlar bu alanda da Türkiye’nin alması gereken bir yol olduğunu gösteriyor. Türkiye, 25-64 yaş arası kadın nüfusta, en az lise eğitimi almış kadınların payı kategorisinde yine OECD ülkeleri arasında en aşağı sırada yer alıyor. Ek bilgi olarak, 25-34 yaş arası kadınlarımızın yarısına yakını (yüzde 47) ne yazık ki hala lise mezunu bile değil.(5)

Özetlemek gerekirse, Türkiye’nin elinde henüz etkin kullanamadığı ciddi bir insan kaynağı var. Bu söz konusu kaynağın, eğitim ile arttığı ve geliştiği aşikâr. Daha eğitimli, yani daha nitelikli kadınlar işgücü arzı ile emek piyasalarının talebi arasındaki “yetenek uyumsuzluğunu” önleyici eylem planların tasarımları Türkiye’nin elinde bulundurduğu fırsatı kullanmasını hızlandıracaktır. Tabii ki işgücü piyasalarına katılan bu kadınlara yeni iş sahaları yaratmak hem kamu hem özel sektör temsilcilerinin birlikte hareket etmesinden geçiyor. Bir sonraki yazımda da bu konuya değinmeye çalışacağım.


(1)TÜİK, İşgücü İstatistikleri, 2018 yılı ilk 10 ay ortalaması,15 yaş üzeri kadınlar için

(2)OECD, 2017 yılı, 15-64 yaş arası kadınlar için

(3)McKinsey Global Institute, Women Matter, Turkey’s Potential for the Future: Women in Business, 2016

(4)OECD, 2017 yılı, 15-64 yaş arası kadınlar için

(5)OECD, Education at a Glance 2018, 2017 yıl sonu rakamı