Sınıfın kütüphane kolu başkanları burada mı?
Türkiye’de 1964’ten beri Mart ayının son Pazartesi ile başlayan hafta Kütüphane Haftası olarak kutlanıyor. TSKB’nin de 1971’den bu yana faaliyette olan ve 13 binden fazla kitap barındıran bir kütüphanesi var. İnternetten bir tur için buyurun bağlantısı da burada
Bu yazıda kütüphaneler hakkında bazı istatiksel verileri paylaşırken biraz da kütüphanelerin kıymetinin altını çizmeye çalışacağım:
- Türkiye’de 2001’de 1350 olan halk kütüphanesi sayısı 2017’de 1146’ya geriledi
- Ancak halk kütüphanelerindeki toplam kitap sayısı 2001’deki 12,4 milyon seviyesinden 2017’de 20 milyona yükseldi
- 2001’de üniversite kütüphanesi sayısı 199 idi ve bu kütüphanelerde toplam 6 milyon kitap vardı
- 2017 itibarıyla üniversite kütüphanesi sayısı 564 ve toplam kitap sayısı da 16,4 milyon
- 2017 itibariyle halk kütüphanelerinden yararlanan kişi sayısı 25 milyon; 2001-2017 zaman serisinin de zirvesi. Bu yıllar arasında en düşük seviye ise 17,8 milyon kişi ile 2003’te görülmüş
- Türkiye’de 2,2 milyon kişinin halk kütüphanesine üyeliği var
- Siz onlardan biri misiniz? Maalesef ben değilim; daha kötüsü ise bu konuda yalnız olmadığımı bilmek. TÜİK’in 2006 yılı verilerine göre (daha günceli yok ne yazık ki), anket katılımcılarının sadece %2,7’si ay içinde kütüphaneye gittiğini söylemiş. Erkeklerde bu oran %2,8 iken, kadınlarda %2,6.
- Elbette ki kişinin “Ben evde kitap okumayı tercih ediyorum.” deme şansı var. Neden olmasın? Ya da internet olanaklarının fiziki kütüphane ihtiyacını ortadan kaldırdığını düşünen de olabilir. Ancak kütüphaneler bunların toplamından farklı bir bellek olarak varlıklarını sürdürmeye devam edeceklerdir. Kitap okumaya bir ayda ortalama 2 saat 46 dakika ayırdığımızı söylüyor TÜİK rakamları. Kütüphanede çalışmanın, bu süreyi uzatabileceğini önermek de yanlış olmayacaktır. Çalışmaktan kimseye zarar gelmez!
- Okuyarak, çalışarak, üreterek daha güzel günler için kütüphanelerimize sahip çıkmanın zamanıdır!