search

Kadınlar makinelere karşı (mı?)

Teknolojinin meslek gruplarındaki görev tanımlarını ve içeriklerini değiştirmesi üzerine uzun bir literatür var. 702 mesleğin görev kompozisyonunu inceleyen bir çalışma, mesleklerin %47’sinin yüksek seviyede otomatize edilebilir görevlerden oluştuğunu, dolayısıyla da bu mesleklerde makinelerin insanların yerini alabilme ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor.(1)

Peki mesleklerin otomasyon potansiyeli nasıl ölçülüyor? Bu soru, mesleklerde gerçekleştirilen görev kompozisyonunda rutin olarak nitelendirilen ve makinelere kolaylıkla öğretilebilen görevlerin belirlenmesiyle cevaplanabilir. OECD tarafından 40 farklı ülkede farklı meslek gruplarında çalışan yetişkinlere yapılan Yetişkin Becerileri Anketi (PIAAC) sonuçlarının sayısallaştırılmasıyla meslekler bazında Rutin Yoğunluk Endeksi (RYE) hesaplanıyor. 1 ile 5 arası değerler alan RYE’nin 5’e yakın olması o mesleğin içerdiği görevlerin çoğunlukla makineler tarafından gerçekleştirilebilir olduğunun, dolayısıyla bu tür mesleklerde çalışan insan sayısının gelecekte giderek azalacağının sinyalini vermekte. Araştırma sonuçlarına göre, tesis ve makine operatörleri ve montajcılar en çok rutin görev yoğunluğuna sahip olan meslek grubu olarak karşımıza çıkmakta. Bu grubu, nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar ve zanaatkârlar takip ediyor (Tablo1).

Meslek gruplarının RYE değerlerini Türk işgücü rakamlarıyla karşılıklı analiz ettiğimizde, Türkiye’de kadın çalışanların %44’ünün, erkeklerin ise %43’ünün RYE değeri 2,5’ten yüksek olan mesleklerde yer aldığını görmekteyiz.

Peki kadınlar bu hikayenin neresinde? Araştırmacılar bu sorunun cevabını ararken PIAAC anketine katılan kadın katılımcılar ile erkek katılımcıların cevaplarını ayrı ayrı değerlendirerek cinsiyetlere göre iki farklı RYE değeri hesaplayıp karşılaştırıyor. Sonuçlara göre OECD ülkelerinde kadın çalışanların ortalama RYE değeri erkek çalışanların %13 üzerinde yer almakta. Türkiye’de ise aynı oran yaklaşık %4. Dolayısıyla, Türkiye hem en düşük kadın işgücü katılım oranına hem de en düşük RYE cinsiyet uçurumuna sahip olan ülke olarak, OECD ülkelerinin geri kalanından büyük miktarda ayrışıyor.(2) Bu veriler ışığında, Türkiye’de kadın işgücünün teknolojik işsizlikle karşı karşıya kalma ihtimalinin henüz uzak bir senaryo olduğu anlaşılmaktadır. Yine de Türk kadın çalışanların meslek grupları bazında görece daha rutin görevler içeren meslekleri icra etmeleri, gelecekte erkeklere kıyasla daha dezavantajlı bir konumda bulunmaları ihtimalini kuvvetlendirmektedir.


(1)Frey, C.B. & Osborne, M.A., 2017, “The Future of Employment: How Susceptible are Jobs to Computerization?

(2)Brussevich ve diğerleri, 2018, “Gender, Technology and the Future of Work”, IMF Staff Discussion Note.