Türkiye deniz turizmi: Mevcut arz kendi talebini yaratıyor mu?
Deniz turizminde tam yıl hizmet veren otellerin yaz sezonu dışında sunabilecekleri alternatif ürünler veya farklı turizm türleriyle entegrasyonu, bu tesislerin sezon dışında kalan aylarda da daha yüksek doluluk oranı ve kar marjıyla faaliyet göstermesine katkı sağlıyor.
Lokasyona, konaklama konseptine, hizmet kalitesine veya hitap edilen ziyaretçi grubuna göre tesislerin doluluk oranları değişkenlik gösterse de; 2016 yılı hariç Türkiye’nin yabancı ziyaretçi hacminin büyüme eğiliminde olduğu görülüyor. Son 10 yıllık dönemde konaklama tesislerinin genel ortalama doluluk oranı %51 seviyesinde iken, konaklayan misafirlerin ağırlıklı kısmını yabancı ziyaretçiler oluşturuyor.
Deniz turizmi: Akdeniz ve Ege Bölgesi
Türkiye’de deniz turizmine hitap eden ve daha çok her şey dâhil konseptinde hizmet veren 4-5 yıldızlı otel tipindeki turistik tesisler; ağırlıklı olarak Antalya, Muğla, Aydın ve İzmir illerinde konumlanıyor.
Deniz turizmine yönelik faaliyet gösteren otellerin bir kısmı Nisan-Ekim arasını kapsayan sezonda hizmet verirken özellikle nitelikli personel kaybı yaşamak istemeyen büyük kapasiteli lüks konseptli tesisler yıl boyunca açık. Tüm yıl faaliyette olan otellerin yaz sezonunda doluluk oranları genellikle yüksek seyretmekle birlikte; sezon dışında söz konusu tesisler nispeten düşük doluluk oranları ile faaliyet gösteriyor. Tam yıl hizmet veren otellerin yüksek sezon dışında sunabilecekleri alternatif ürünler ve/veya başta kongre turizmi olmak üzere farklı turizm türleriyle entegrasyonu ile tesis doluluk oranlarının, dolayısıyla yıllık faaliyet gelirlerinin/kârlarının artırılabilmesi mümkün.
Son 5 yılda Türkiye’ye yönelik deniz turizmi talebinde büyük paya sahip kaynak pazarlar arasında Rusya, Almanya, İngiltere, Hollanda ve Ukrayna öne çıkıyor. Bu pazarlardan gelen ziyaretçi sayısının, sosyal ve ekonomik boyutta çeşitli gelişmelerden etkilenerek yıldan yıla değişken olduğunu söylemek mümkün. Bununla birlikte, faaliyette olan tesis kapasitesinin talepteki seyirden bağımsız olarak her yıl ortalama %5 seviyesinde arttığı dikkat çekmekte.
Yıllar itibarıyla ziyaretçi hacmindeki büyümeyle birlikte benzer tipte turizm yatırımlarına hız kesmeden devam edilmesine bağlı olarak genel doluluk oranları benzer seviyelerini koruyor (2016 yılı hariç).
Artan ziyaretçi hacmiyle birlikte büyüyen konaklama kapasitesi, tesislerin yaz aylarında kapasitelerini doldurmalarına müsaade etse de, geriye kalan aylarda atıl vaziyette kalan oda kapasitesinin de artmasına sebep oluyor. Benzer konseptte her yeni açılan tesisin; rekabet koşulları gereği nispeten daha eski tesislerden talep kaymalarına yol açtığı, talep toplamak adına da sektör genelinde fiyatlama stratejilerini aşağı yönlü etkilediği biliniyor.
Mevcut turizm arzının ve yeni yatırımlara yönelik ayrılan kaynakların daha verimli değerlendirilebilmesi açısından önümüzdeki dönemlerde gerçekleşecek turizm yatırımlarında, kapasite artışı ve/veya deniz turizmine yönelik komple yeni yatırımlardan ziyade; modernizasyon yatırımlarına ve/veya gelir potansiyelini tam yıla yayacak alternatif turizm türlerine yönelik yatırımlara ağırlık verilmesi, sektörün genel yapısı ve performansı üzerinde daha sağlıklı bir etki yaratabilir.
Bunlar da İlginizi Çekebilir


