search

Gençlerin Sorunu: “Beceri uyumsuzluğu”

Gençlerin ekonomik aktivitelerde aktif yer almasını sağlamak hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için kritik öneme sahip. Ancak bunu başarmak hiç ama hiç kolay değil. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 2020 yılında küresel genç işsizliğinin %11,8 seviyesinde olacağını tahmin ediyor, ki bu rakam yetişkin işsizliğinden tam 6,9 yüzde puan daha fazla. Üstelik, bu gençlerin neredeyse %90’ı gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.(1) Türkiye’deki gençler de işe yerleşme konusunda aynı süreçten geçiyor. TÜİK tarafından açıklanan Eylül ayı verilerine göre, 15-24 yaş arasındaki gençlerin işsizlik oranı %26,1. Yani Türkiye ekonomisi 1,4 milyon gence iş fırsatı yaratamıyor.

OECD ülkeleri ile karşılaştırdığımızda, Türkiye’nin genç işsizlik oranının bir hayli yüksek olduğunu görüyoruz. Ne eğitimde ne istihdamda olan (NEET) gençlerin sayısı bu fotoğrafı daha net bir şekilde ortaya koyuyor. Türkiye’de 15-29 yaş arasında yaklaşık 20 milyon genç bulunuyor. Eylül rakamları bu gençlerin 6 milyonunun tecrübe kazandıracak bir işte istihdam edilmediklerini, aynı zamanda yetenek setlerini geliştirmek adına herhangi bir eğitim programında bulunmadıklarını bize işaret ediyor.

Sorunun kaynağını saptamak ve doğru politikalar tasarlamak adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi (ÇASGEM) kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Geçen ay kamuoyuna sunulan ve Türkiye işgücü piyasasında uyumsuz eşleşme olgusunu inceleyen “Uyumsuz Eşleşme Olgusu: Türkiye İşgücü Piyasası Örneği” çalışmasının nicel saha araştırması 21 ilde, 50 ve üzeri sayıda çalışan istihdam eden 1.431 firmada, 4.700 çalışanla; nitel araştırması ise 500 ve üzeri çalışan istihdam eden firmaların 100 insan kaynakları yöneticisi ile gerçekleştirildi. Geliştirilecek politikalara yön vermesi bakımından çok kıymetli olduğunu düşündüğüm araştırma, özellikle eğitimli işgücünün büyük çoğunluğunun (%31,6) niteliklilerinin altında işlerde çalışmak zorunda olduğunu gözler önüne seriyor. Yüksek eğitimli gençler, kendilerine uygun iş buluncaya kadar düşük yetkinliklerdeki işlerde çalıştıklarını ve buna uygun istihdam biçimlerine yöneldiklerini ifade ediyor. Diğer çarpıcı bir nokta ise “beceri uyumsuzluğu”. Araştırmaya göre, Türkiye’deki beceri uyumsuzluğu %62 düzeyinde. Türkiye’de ortaya konan bu beceri uyumsuzluğunu azaltmak için uyumlu politikaların geliştirilmesi olmazsa olmaz gözüküyor.

Bu gençler hiç kuşkusuz ki, etkin politikalar ile yetiştirilip doğru kanallara yönlendirilirse, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kalkınmasının en güçlü kaynakları olacak. Ana paydaşların ve eğitimcilerin rollerini ve sorumluluklarını netleştirerek eğitim sisteminin yönetişimini geliştirmek ve sanayinin katılımını artıracak mekanizmaları dizayn etmek, finansman alternatifleri oluşturmak, yaygın eğitimi daha kapsayıcı hale getirmek ve staj programlarını teşvik etmek, girişimciliği daha erken eğitim sistemine entegre etmek, dezavantajlı grupların beceri gelişimini desteklemek gibi adımlar uluslararası kuruluşların başlıca vurguladığı ve öncelikledirilmesini önerdiği politikalar arasında. Bununla birlikte, politikalar ve programlar tasarlanırken gençlerin de paydaş olarak bu süreçte yer alması ve karar alma süreçlerinde söz sahibi olması da kritik önem taşıyor.

Sanayi 4.0 ve dijitalleşme ile yakın gelecekte 75 milyon işe artık gerek kalmayacağı ve yeni yetenekler gerektirecek 133 milyon yeni pozisyonun yaratılacağı öngörüsü ile gençlerin işgücü piyasalarında yaşanacak bu dönüşüme ayak uydurması için atılacak adımlar her zamankinden çok daha elzem gözüküyor.


(1)ILO, World Employment Social Outlook, Trends 2019

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Diğer Blog Yazıları