search

Yaratıcı ekonomiler

Yaratıcı ekonomi, son yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınma stratejileri arasında yerini almış ve adından söz ettirmeye başlamış bir kavram. Bu kavram bazı ülkelerde yaratıcı endüstriler kavramı ile özdeşleşmiş durumda. Reklamcılık, mimarlık, sanat, antika piyasası, zanaat, tasarım, moda, film, video, müzik, gösteri sanatları, yayıncılık, yazılım, televizyon ve radyo gibi alanlar bu endüstri çatısı altında toplanıyor. Dünya Fikri Mülkiyet Hakları Örgütü (WIPO) bu endüstrileri “telif hakkı endüstrileri” olarak tanımlamış ve söz konusu endüstrileri telife konu olma dereceleri bakımından alt başlıklara ayırmış. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) da bu alanı “sembolik değer üreten ve fikri mülkiyete dayanan” faaliyetler olarak adlandırarak diğer ekonomik faaliyetlerden ayıran bir sınıflandırmaya gitmiş.

Ekonomilerde ürün çeşitliliğinin ve uzman bilginin kalkınma stratejileri bakımından çok önemli olduğu biliniyor. Yaratıcı endüstriler, hem ülke ihracatında sağladığı çeşitlilikle hem de üretiminde ihtiyaç duyulan uzman bilginin “yaratıcılık” ile sınırlı olmasıyla, kalkınma serüveninde ön plana çıkıyor. Bilgi yoğun üretim yapan yaratıcı endüstriler, yüksek seviyelerde yetenekli insan girdisine ihtiyaç duymakta. Bu endüstriler genellikle, kaynaklarını paylaşan, bir proje temelinde işbirliği yapan, birbiriyle ilişkili, girişimci faaliyetlerin hâkim olduğu, genellikle küçük ve mikro ölçekli kuruluşlardan oluşuyor.

Yaratıcı endüstrilerin ulusal ve küresel ekonomiye önemli katkı sağladığı biliniyor. Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY’nin (Ernst & Young) 2015 yılında yayımladığı raporda, yaratıcı endüstrilerin küresel çapta 2,25 milyar dolarlık gelir üretirken, 29,5 milyon kişiye istihdam sağladığı belirtiliyor. Aşağıdaki tabloda, seçili ülkelerde/bölgelerde yaratıcı ekonomilerin istihdama katkısı yer alıyor.

Öte yandan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının (UNDP), “Yaratıcı Ekonomi 2010” raporuna göre yaratıcı ekonomiler, geleneksel imalat sektörlerine kıyasla, ekonomik krizlerin etkilerine karşı daha dayanıklı. Keza, 2008 krizi sonrasında küresel ticarette görülen %12'lik düşüşe rağmen, yaratıcı ürün ve hizmetlerin dünya çapındaki ticaret hacminin yıllık ortalama %14 oranında büyümeye devam ettiği görülmüş.


 

Yaratıcı endüstrilerde müzik sektörü öne çıkan alt dallardan birisi. Metal müzik alt türlerinin kalesi olan Finlandiya'da müzik, hem ekonominin hem de kültürün büyük bir parçası. Şekil 1’de Avrupa Bölgesi için bir ısı haritası yer alıyor. Bu haritada renklerin siyaha yaklaşması üretimin artması anlamına geliyor. 2016 yılı verilerine göre Finlandiya 1 milyon kişi başına düşen albüm sayısı (630) ile başı çeken ülke. Finlandiya'nın en önemli ihracat kalemleri arasında yer alan müzik, devlet tarafından da destekleniyor. Aynı müzik türünde adından sıkça söz ettiren diğer bir ülke İsveç’te, ihracat kalemlerine bakıldığında ülkenin doğal kaynağı olan İsveç çeliği birinci sırada yer alırken ikinci sırada müzik endüstrisinin geldiği görülecektir.

Bir başka örnek olarak; Nijerya'nın sinema endüstrisi, ABD ve Hindistan'ın ardından dünyadaki en büyük üçüncü film sektörü. Nijerya'daki ''Nollywood'' yılda bini aşkın film üreterek, binlerce kişiye istihdam sağlayarak petrolün ardından ülkenin en önemli ikinci sektörü konumunda.

Yaratıcı endüstrilerden söz ederken Türkiye için muhtemelen akla ilk gelen sektörlerden birisi dizi sektörü olacaktır. Kültür ve Turizm Bakanlığından sağlanan bilgiye göre, özellikle son 10 yıllık dönemde önemli bir sıçrama yapan Türk dizi sektörü, bu konudaki ihracat oranlarında ABD'nin ardından ikinci sıraya yerleşmiş durumda. Türk dizilerinin, Orta Doğu, Balkanlar ve Güney Amerika ile başlayan ihracat yolculuğunun kısa sürede Hindistan’a kadar ulaştığı belirtiliyor. Türk dizilerinin ihracata katkısının yanı sıra ülkeye olan sempatiyi artırarak turizm sektörünü de desteklemesi ise ilave katkı olarak değerlendirilmeli.

Dünya genelinde, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, kültürel ve yaratıcı sektörlerde oldukça iyi bir konumda. AB’nin bu alanda yaptığı yatırımların karşılığını aldığı söylenebilir. Zira AB, kültürel ve yaratıcı sektörlerin rekabet edebilirliğinin güçlendirilmesi amacıyla 1 Ocak 2014-31 Aralık 2020 dönemleri arasında 1,46 milyar euro bütçeli “Yaratıcı Avrupa” projesini uygulamaya koydu.

Türkiye de ihracatını çeşitlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma stratejilerinde yaratıcı sektörlerin payını artırmak adına, bu alanda yapılan çalışmalara ağırlık vermeli. Dış ticarete sağladıkları katma değerin yanı sıra, ülke tanıtımına destek olmak ve yoksullara mesleki eğitim ve istihdam olanakları sağlamak gibi kazançları da olan yaratıcı sektörlerin kapsayıcı büyümeyi destekleme potansiyeli iyi değerlendirilmeli.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Diğer Blog Yazıları