ABD’de Tahvil Faizleri
Geçtiğimiz yıldan bu yılın Ocak ayına sarkan dikkat çekici gelişme ise yataylaşan getiri eğrisi oldu. 2017 yılı içerisinde “10 yıllık / 2 yıllık tahvil faiz farkı” hızla daraldı ve yükselen faiz artış beklentileri neticesinde Ocak ayının hemen başında 50 baz puana kadar geriledi. 2016 sonunda %2,43 seviyesinde bulunan ABD 10 yıllık tahvil faizleri FED’in üç faiz artışına karşılık 50 baz puanlık bir bant içinde hareket etti. İlk üç çeyrek içerisinde gerileme kaydeden faizler, son çeyrekte yükseliş trendine girdi ve 2017 yılını %2,41 seviyesinden kapadı. Aralık ayı başından Ocak ayı sonuna yaklaşık 40 baz puan artmış olan ABD 10 yıllık tahvil faizleri yataylaşan eğriyi dikleştirmeye yeterli olamadı.
Teorik olarak uzun vadeli faizi iki kısıma indirgeyebiliriz: (i) Kısa vadeli faizin patikasına yönelik beklenti ve (ii) vade primi. İlk kısım tamamıyla FED’e ilişkin beklentileri yansıtıyor ve FED’in başarılı yönlendirme politikasının neticesinde yükseliyor. Sorun ikinci kısımda. Uzun vadeli tahvili taşımanın riski (öngörülemeyen enflasyon, vs) karşılığında istenilen primin pozitif olması beklenir, ancak böyle olmuyor. 2016 Ocak-Ekim döneminde enflasyon beklentilerindeki gerileme vade primini eksiye çekmiştir (FOMC uygulanan para politikasının vade primini 80 puan baskıladığını raporlamıştır). Donald Trump’ın seçimden galip çıkmasıyla enflasyon beklentileri tekrar tetiklenmiş ve vade primi yükselmişti. Ancak piyasada fiyatlanan enflasyon beklentileri (örneğin 5Yıl/5Yıl forwards) 2017 yılı boyunca 2016 yılsonu rakamlarının hemen altında %2,0 seviyesinde çapalandı. 2018 başında beklentilerin çapalandığı seviyeden yukarı hareket ettiğini ve vade priminin, sınırlı da olsa, yükseldiğini gözlemledik.
Önümüzdeki aylarda gelebilecek kuvvetli çekirdek enflasyon verileri ile çapalanan beklentiler kırılabilir ve vade primi yükselebilir. Bu sebeple ABD’de 5Yıl/5Yıl başabaşlarını yakından takip etmekte fayda var. Uzun vadeli faizleri yükseltecek gelişmeler aslında bugün dahi yaşanıyor. Küresel ekonomi daha sağlıklı bir büyüme patikasına oturuyor. Yüksek risk iştahı ile hisse/bono dönüşü devam ediyor. 2018 yılı için tahvil piyasasında arz yönlü baskı satın alınmaya başladı. Bu gelişmelere rağmen -bizce hatalı olarak- vade priminin eksi değerlerde seyrediyor olması uzun vadeli tahvillere yönelik devam eden şişkin bir talebin bir sonucu gibi görünüyor. (Detaylı analiz için: TSKB Makro Görüş – Fark Var)